Tarihi günlerden geçiyoruz...

Yayın Tarihi: 06/09/16 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Bir yandan Yunanistan ile Türkiye 1960 Garanti Anlaşmaları'nı değiştirmek için gayriresmî görüşme yaptığını açıklıyor.

Bir yandan Rum Lider Nikos Anastasiadis anlaşma olacağından umutlu olduğunu söylüyor toplumuna 'iyi bir anlaşma ortaya çıkarıyoruz' mesajı veriyor.

Öte yandan gerek Amerika, gerek AB gerekse de diğer dünya devletleri Kıbrıs'ta artık bir son oyun oynandığını, senaryoların yazıldığını, 2016 sonuna kadar çözüm olacağını işaret eden açıklamalar yapıyor…

Gelgelelim bizim ve karşı tarafın malum cepheleri aynı türküyü tutturmuş devam ediyorlar…

Nedir o?

Efendim müzakerelerde ne olduğunu bilmiyorlarmış…

Akıncı garantilerden vazgeçmiş, Türk askerini adadan çıkarıyormuş…

Diğer tarafta ise 'Anastasiadis Ankara ile Akıncı'nın ağına düşmüş' spekülasyonları yayılıyor…

Efendim, devletleri elden gidiyormuş hatta azınlık durumuna düşeceklermiş…

Ne kadar da tanıdık…

Bütün amaç insanlara korku vermek, paranoya yaratmak…

Bakınız, bu müzakereleri Akıncı tek başına götürmüyor.

Anastasiadis de tek başına götürmüyor…

Misal bizim açımızdan bu müzakerenin gidişatının her noktasında Türkiye de vardır ve etkin şekilde söz hakkına sahiptir.

Masada bulunan altı tane başlığın iki tanesinde doğrudan söz sahibidir ve son sözü o söyleyecektir.

Bu toplumun gelmiş geçmiş en etkili lideri olan Rauf Denktaş bile Türkiye'nin oluru olmadan adım atamazdı.

Hoş zaten adım atmaya niyeti yoktu ancak Denktaş gibi Türkiye'nin önünde ceket iliklediği bir adam bile kendi kafasına göre bir adım atamazken Akıncı nasıl kafasına göre davranacak?

Davranamaz.

Bunu aslında herkes biliyor ama işte maksat üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir.

Dolayısıyla, Türkiye'nin, Yunanistan'ın, Amerika'nın, AB'nin, İsrail'in, Rusya'nın ve diğer güçlerin olmasını arzuladıkları bu çözüm olacaktır.

Bu kez çözüm gerçekten kapıdadır.

Tarihi günler yaşıyoruz dediğimiz şey tam da budur.

New York toplantısı ile çözümün ana çerçevesi ortaya çıkacaktır.

Ardından toplanacak olan beşli konferansta toprak ayarlamaları ve garantiler konusu halledilecektir.

1960 Garanti Sistemi ortadan kalkacak, yerine her iki toplumun da güvenlik endişesi olmayan, özellikle Kıbrıs Türklerinin güvenliğini gözeten bir sistem gelecektir.

Maraş çözümün ilk günü Rumlara verilirken, eş zamanlı Ercan ve Mağusa Limanı da yine çözümün ilk günü uluslararası niteliğe geçecektir.

Mülkiyet Komisyonu sadece malın ilk söz sahibinin değil şu an içinde yaşayan ya da kullananların da söz hakkı olacak şekilde faaliyete geçecektir.

Anlaşma metni AB'nin birincil hukuku olmayacaktır çünkü bu AB prensiplerine aykırıdır.

Kaldı ki insanların AİHM'e gitme hakkı bakidir, engellenemez ancak unutulmaması gereken şey AİHM'in mülkiyet çözümü için tek yetkili göreceği iç hukuk sistemi kurulacak olan Mülkiyet Komisyonu'dur. Aynen bizim TMK'yı gördüğü gibi… Yani kimse iç hukuku tüketmeden bir yere gidemez…

Dört özgürlük konusu da tartışmaya açık bir durum değildir zira AB müktesebatının gereği budur. Çözümün ilk günü bu müktesebat Kuzey'de aynen geçerli olacaktır.

Dönüşümlü Başkanlık ise kabul edilmiştir ve bunun süresi 20 ay Rum, 20 ay Türk ve 20 ay Rum şeklindedir. Bunun kabul edilmemesini düşünmek tamamen hayaldir çünkü bu federal sistemin özüdür. Bu konudaki spekülasyonlar anlamsızdır.

Temsilciler Meclisi 48 kişiden oluşacaktır ve bunun 36'sı Rum, 12'si Türk olacaktır.

Bunun da başka şekilde olması mümkün değildir çünkü bildiğiniz gibi Rumların sayısı bizim dört katımız kadardır.

Ha diyeceksiniz ki o zaman Rumlar bütün kararları geçirir…

Bunun cevabı da hayırdır çünkü 12 Türk temsilcinin en az 7 tanesi geçen kararlara onay vermek zorundadır. Bu işleyişin de başka çaresi yoktur.

Kaldı ki karar geçse bile 20 Rum 20 Türk dağılımında olan Senato'nun onayına da ihtiyaç vardır.

Yani anlayacağınız biz bu filmi zaten aşağı yukarı Annan Planı'nda görmüştük.

Ve o plana da yüzde 65 gibi bir çoğunlukla evet demiştik.

Şu anki müzakereleri yürüten kişiyi de geçen yıl nisanda hemen hemen aynı oyla seçtiğimizi düşünürsek, 2004 referandumu kararının aynen durduğunu söylemek hayalcilik olmaz.

Bunu hatırlatmakta fayda vardır.

Dahası bu iş referanduma gittiği anda çözüm olmuş demektir zira Rumların ikinci kez hayır demek ki bir tasarrufları olması mümkün değildir.

Zaman mefhumu üzerinden yapılan tartışmaların esasında işte tam da bu durum vardır.

Biliyorlar yani…

Dolayısıyla bunu da tekrardan hatırlatmakta fayda var diye düşünüyorum…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.