Bu ada bu çözümü görmelidir…

Yayın Tarihi: 08/09/16 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
Geçtiğimiz gün yazdığım köşeye 'Tarihi Günlerden Geçiyoruz' başlığını atmıştım.

Yaşananlar ve yaşanacak olanlar beni doğrular niteliktedir…

O günden bugüne iki tane liderler görüşmesi daha yapıldı ve geriye 10-14 Eylül tarihli iki görüşme daha kaldı.

Dünkü görüşme sonrası Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, daha önceden kararlaştırıldığı gibi sözünü tutmayan ve her toplantı sonrası basına konuşan muhatabı Nikos Anastasiadis gibi açıklama yaptı.

Geçen günkü görüşmeden sonra akşam saatlerinde Rum muhatabı açıklama yapınca o da açıklama yapmak zorunda kalmış ve kısaca 'böyle açıklama yapılmasından hoşlanmadığını' belirtmişti.

Akıncı dünkü açıklamasında da bu durumu 'maalesef' diye niteledi ancak şu müjdeli sözleri de söylemekten kaçınmadı;

"Gerçekten gerek bir önceki yoğunlaştırılmış müzakere sürecinde, gerekse şimdi içinde bulunduğumuz süreçte, belki özlediğimiz, istediğimiz kadar olmasa da, adım adım bir takım yakınlaşmalarla iyiye gidiş vardır."

Aslında adım adım gittiğimiz şey Kıbrıs sorununun çözümüdür.

Ve eğer acayip bir durum olmazsa dünyanın en kadim sorunlarından olan bu sorun sona ermeye namzettir.

Akıncı'nın dünkü açıklamasının satır aralarında bulunan şu laf da mesaj olarak önemlidir;

"2016 yılı çıkmadan bir sonuca ulaşma hedefinin önemi, yalnız bizce değil, tüm taraflarca artık benimsenmiştir. Rum tarafı da 2016 yılı çıkmadan çözüm hedefinin öneminin artık açıktan da ifade etmeye başlamıştır."

Kuşku yok ki her iki tarafın da bunu kararlılıkla ifade etmesi, hele de zaman sınırlaması mefhumuna sürekli karşı çıkan Rumların '2016 sonu' vurgusu yapması son derece önemli, son derece açık bir belirtidir.

Bir an için düşünün;

2016 yılı çözümsüz olarak geçildi ve 2017 başlarından itibaren Rumlar bir yıl sonraki seçimin havasına girdi.

Bu durumda müzakerelerin çökeceğini öngörmek müneccimlik değildir…

Dahası, tamamen rutin bir şekilde, kendi devletlerinin çıkarı doğrultusunda ada çevresinde bulunan zenginliklerin aranmasına geçildi.

Türk tarafının tutumu ne olur?

Tabii ki tepki gösterir, Barbaros'u yollar…

Elbette Navtex-seviciler bir gerginlik, bir kızışma sevdasında olabilirler ama uluslararası toplum için kazın ayağı hiç de öyle değildir.

Bugün Exxon-Mobil dünyanın en büyük 5. şirketidir.

Bakınız kendi alanında değil, genel olarak en büyük beşinci…

Bu şirket, Rumların Kıbrıs sorunu çözülmedi diye tek taraflı olarak açtığı ihaleye teklif veren şirketlerden birisidir.

(Eğer çözüm olsaydı o ihale Birleşik Federal Kıbrıs Devleti tarafından açılmış olurdu…)

Allah aşkına böylesi dev bir Amerikan şirketi, Kıbrıs'ta çözüm öngörüsü olmasa, bir çözümsüzlük durumunda üzerinden çatışma tehlikesi bile olan doğal gaz için hiç teklif verir mi?

Exxon gibi diğer dev Fransız, İtalyan, Katar ve Norveç şirketleri teklif verir mi?

Vermez tabii.

Dolayısıyla Kıbrıs sorununun çözümü sadece Kıbrıslılar için değil, bölgedeki doğal zenginliklerin değerlendirilmesi açısından başta Türkiye olmak üzere bir takım ülkeler için stratejiktir.

Yanisi şudur;

Bazılarımız istesek de istemesek de bu çözüm kapıdadır, bu satırların yazarına göre ise olacaktır.

Öngörü ya da dilemeden başka bir gerçeklik olarak söylüyorum bunu…

Kıbrıs sorunu 11 Şubat 2014'ten başlayan, Nisan 2015'te Akıncı'nın seçilmesi ile devam eden bir çözülme sürecindedir ve bunun nihayeti bu yıl içinde ortaya çıkacak şekilde ayarlanmıştır.

Elbette bu dikenli yolda bazı kazalar, gerginlikler, kavgalar ve dövüşler olacaktır ancak kesin olan şey, 1974 statükosunu bu adada dizayn edenlerin şimdi yeni bir dizayn yapmakta olduğudur.

Bütün bunları kısa dönemde 26 Eylül'e kadar; orta vadede kasım sonuna kadar beşli konferansta ve uzun vadede Mart 2017'de referandum yapılması ile yaşayıp göreceğiz…

Çünkü bu ada artık bu çözümü görmelidir.

Bu şansı almalı ve denemelidir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.