Bitmeyen süreç ve sorular...

Yayın Tarihi: 12/11/16 17:21
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

"Türk tarafının açılımları karşısında Anastasiadis düşünme istedi ve bir hafta ara talep etti..."

Mont Pelerin'de buz gibi soğuk bir gecede bildirdiğimiz kırılma anı işte bu oldu...

Peki hangi açılımlar bunlar?

Sözcü Barış Burcu'nun görüşme sonrası basın toplantısında kendisine yöneltilen bu soruya 'bunları söyleyemem' demesi neden?

Türk tarafı ne türden açılımlar yaptı ki Anastasiadis bunları ağabeyi Alexsis Çipras'a ve Papadopulos Jr. liderliğindeki red cephesine sorma gereği hissetti?

Dahası sabah akşam "Akıncı Erdoğan'ın sözünden çıkmaz, ondan izin almadan bir şey yapmaz" propagandası yapan Rumlar, şimdi neden bunu yerle yeksan ederek bu danışmanlık hizmeti alma işine girişmiştir?

Akıncı güvenlik ve garantilerle ilgili bir açılım mı yaptı da Anastasiadis bunu garantör ülkesine danışma gereği hissediyor?

Yoksa işi zamana yayıp 2016'yı, dolayısıyla umutları tüketmek için icatlar mı yapıyor?

Her şey bittikten sonra basının karşısına çıkan Barış Burcu'nun "toprak kriterleri konusunda uzlaşıya son derece yakındık ama son anda olmadı...Anastasiadis odaya geldi ve Akıncı ile yalnız konuşmayı istedi...Ardından ara isteğini, danışması gerektiğini söyledi..." ifadelerindeki saklı gerçek nedir?

Neden Rum lider danışma gereği duymuştur ve neden Türk lider zirve öncesi bir çok kez ifade ettiği üzere "buradan beşli konferans tarihi almazsak süreç belirsizliğe girer" tadındaki açıklamalarından sonra bir tarih almadan eve dönmüştür?

Sayın Cumhurbaşkanı Bu durumun adanın Kuzeyindeki çözüm umutlarına bir darbe olduğu, insanların hayallerinin törpülendiğinin farkında mı?

Yoksa bir hafta kendisine yöneltilecek olan tüm eleştirilere göğüs germesine deyecek bir uzlaşı şansı berhava olmasın diye mi ertelemeyi kabul etmiştir?

Bakınız, Mont Pelerin süreci çökmemiştir, sadece sahaya atılan yabancı maddeler dolayısıyla bir hafta tehir edilmiştir.

Peki 20-23 Kasım tarihleri arasında olduğu ifade edilen Cenevre Zirvesinden beşli tarihi alınmadan, yani 3.aşamaya geçilmeden dönme şansının artık olmadığının iki taraf da farkında mı?

Cenevre'de yaşanacak bir sonuçsuzluğun nelere mal olacağının herkes bilincinde mi?

Öte yandan, BM'nin zirve sonrası yaptığı açıklamada taraflar adına yaptığı 'significant improvement' yani belirgin ilerleme ne demek?

BM bu vurguyu neden ve ne amaçla yaptı?

Liderlerin sözcüleri, Burcu ve Hristodulidis de bu ilerlemeye vurgu yaptılar.

Hatta Hristodulidis'in "toprakta çözüm elle tutulur noktadadır, çok umutluyum" diye 'hayırdır inşallah' tadındaki açıklaması neyin nesidir?

Elbette, Sayın Cumhurbaşkanına Ercan dönüşü böylesi sorular yöneltmek isterdim lakin onun uçağı bu gece saat 21.50, benimkisi ise saat 02.20'de inecek.

Dolayısıyla soru sorma şansım yok.

Eğer olsaydı, kendisine soracağım ilk soru "biz ne türden açılımlar yaptık ki Anastasiadis bunları hem Çipras hem de Ulusal Konsey ile istişare etme ihtiyacı hissetti?" şeklinde olurdu...

Çünkü bilindik toprak parametreleri, bilindik toprak oranları üzerinden gidilseydi, her iki tarafın da pozisyonları belli olduğundan, Rum Liderin birine danışmasına gerek kalmazdı..

Evet ya da hayır der olur biterdi...

Bu açılımlar nelerdir o zaman?

Güzelyurt ve Karpaz bu pazarlığın neresindedir?

Yoksa toprak verme yerine başka bir takım şeylerden mi geri adım attık?

Henüz bilemiyoruz...

Bu arada zirve sonrası Rum ve Türk sözcülerin ikisi de 'masaya harita gelmedi' diye net konuşmuştur.

İyi de toprak kriteri konuşmak için haritadan başka hangi enstrüman vardır?

Anladık, ekonomik parametreler, popülasyon ve daha bir çok etken vardır da yine de önünüze bir harita açmadan neyi nasıl konuşursunuz?

Uzun lafın kısası, Mont Pelerin süreci an itibarıyla tehir edilmiş bir durumdadır ve beklemededir.

Umutlar azalmış mıdır?

İtiraf etmem gerekirse evet ancak ne umutlar ne de süreç bitmiştir.

Kaldı ki bu sürecin sancılı olacağı önceden biliniyordu ve işte o sancılar devam etmektedir.

Bütün mesele bu sancıların sonunda nur topu gibi bir bebeğin olup olmayacağı üzerinedir.

Hal böyle iken, Cenevre-İstanbul arası havada bir yerlerden yazdığım bu yazıda düşüncelerimin karışık ancak mantığımın dümdüz olduğunu söylemek isterim.

O mantık ise tek bir şeyi işaret etmektedir; bu sorunun çözümünü...

Bu yüzden de Mark Twain üstadımızın zamanında dediği gibi "bir kavgada önemli olan şey köpeğin büyüklüğü değil; o köpeğin içindeki kavganın ne kadar büyük olduğudur" özdeyişinden hareketle umutlarımın hala daha çok canlı ve çok büyük olduğunu söylemek isterim...

Çünkü umut en son o ölür...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.