Üniter gösterip, federale vurmak…

Yayın Tarihi: 18/01/17 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
Her zaman söylerim, Kıbrıs müzakerelerinin en önemli başlığı Yönetim ve Güç Paylaşımı konusudur diye…

Son derece kritik bir süreçten geçtiğimiz bu günlerde, bir kez daha görüyoruz ki meselenin esasında bu konu yatmaktadır.

Neden derseniz, garantiler konusu malumunuz, bugün Mont Pelerin'de görüşülmeye tekrardan başlayacağı üzere artık bizden çok garantörlerin konusudur.

Toprak deseniz, 11 Ocak gecesi haritaları teati ettiğimiz şekilde üç aşağı beş yukarı bellidir ve masaya geldiğinde pazarlık edilmek üzere BM kasasından çıkarılacaktır.

AB ve Ekonomi konuları da malumunuz, nispeten tamamlanmış durumdadır.

Bir diğer kritik konu olan Mülkiyette ise resim az çok ortadadır. Malın esas sahibi ilk söz hakkında sahiptir ancak malın şu andaki kullanıcılarının durumu da göz ardı edilmeyecektir.

Yani senin şu an oturduğun ev Rum malıdır diye referandumun ertesi günü sabah gelip birileri sana 'hadi evden çık' diyecek değildir.

Böyle haber yayanların tek amacı insanları korkutmaktır.

Kurulmuş olan bir Mülkiyet komisyonu vardır ve çözümle birlikte bu taşınmazların halli orada büyük oranda tazminat ile çözülecektir.

Çözümsüzlük şerbeti içip 'Çözüm olmasın, biz de bu malların keyfini sürelim' diyen arkadaşlara hatırlatmak isterim ki bu keyif asla sürülmeyecek.

Çünkü bir çözümsüzlük anında AİHM mahkemeleri tazminat davaları ile dolacak ve sizler sadece malın değerini değil, kullanım kaybını da ödeme tehlikesi ile baş başa kalacaksınız.

İnanmazsanız Loizidu davasına bakabilirsiniz (malın kullanım kaybı ödendi ancak mal hala da Loizidu'ya ait)…

Dahası, bizim Taşınmaz Mal Komisyonu vasıtasıyla "aha Türkiye ne güzel paraları öder, mallarımız bizimdir" şeklinde hayal kuranlara da diyeceğim şudur ki, artık ödemeyecek (bunun örneklerini son iki yıldır görüyoruz… Bakınız; Kıbrıs Postası 2016 haberleri arşivi).

Bu yüzden de 2016 yılı başında zamanın CTP-UBP hükümetinin bilgisine getirilen ve içinde 'artık bu malların tüm bedelini biz (Türkiye) ödemeyeceğiz, malın kullanıcıları da ödeyecek' denilen bir tasarı gündeme gelmişti.

Elbette günün koşullarında bu konu özelinde 'sinilmiştir' ancak gülle geçmemiştir.

Onun için mülkiyet meselesi, uluslararası hukuka uygun, mümkün olabilecek en az sayıda insanı mağdur edecek yani en az sayıda insanı yerinden edecek şekilde çözülecektir, başka yolu yoktur.

Yönetim ve Güç Paylaşımı konusuna gelince…

Bu konunun en önemli hususu olan Dönüşümlü Başkanlık mevzusu, 11 Ocak'ta haritaların aynı kasaya kilitlenmesi ile birlikte artık nihayetine ermiştir (Mont Pelerin mutabakatı).

Kaldı ki Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı çok net olarak "Dönüşümlü yoksa anlaşma da yoktur" diyerek duruşunu açıkça ortaya koymuştur.

Hal böyle iken "haritaları verdi karşılığında bir şey almadı" demek kötü niyetliliktir.

Şu an tartışılan şey bunun süresidir ki o da 40 ay-20 ay oranında sabittir.

Ancak bundan da memnun olmayanlar "Başkanlık dediğiniz nedir ki? 23 Nisanlarda çocuklara sembolik verilen şey gibi bir şeydir" şeklinde konuşmaktadır.

Kuşkusuz bu da abesle iştigal bir konuşmadır.

Hadi öyle oldu diyelim, bakanların 7-4 diye dağıtılmasına ve kararlara etkin katılım babında en az bir tane Türk bakanın onayı olmadan kararların geçmeyeceği hususunun hayata geçirildiği bir ortamda bu korku nedir?

Efendim öyle olunca da bizim bu arkadaşlar diyor ki "İllaki bir Rum uşağı çıkar…"

Temsilciler Meclisi'nde 36-12 sayısında karar için en az 7 Türk vekilin onayının aranacak olması da bu etkin katılım anlamına gelmektedir ancak bu dağılımı da "36 Rum'un her dediği olacaktır" şeklinde anlatmaktan geri durulmuyor.

Be arkadaşlar, kurulacak olan devlet federal bir devlet olacak, üniter değil.

Sizin bu dediğiniz 'salt çoğunluk' işi oralarda olur.

Yoksa üniter devlet mi istiyorsunuz?

Neyse, bu konulara devam edeceğiz…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.