Tahterevallinin iki tarafı...

Yayın Tarihi: 22/01/17 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Son günleri hasta yatağında geçirdim.

Grip esir aldı, malum, bugünlerde pek bir revaçta…

Bu sürede hasta yatağımdan midemin bulanmadığı anlarda baktığım telefon ekranından sosyal medyada geçen tartışmaları izledim…

Bunlardan bir tanesi harita meselesi…

Efendim hükümet tarafları Akıncı'nın Cenevre'de sunduğu haritayı büyük bir 'taviz' olarak görmekteymişler.

Buna müteakip, Akıncı'nın bu haritayı sunarken kendilerine hiç danışmaması da cabasıymış.

Ancak en çok canlarını sıkan şey, Cenevre'de sunulan haritanın yüzde 29,2'lik oranının 1992'de aslında merhum Denktaş tarafından kabul edildiğini hatırlatan Mustafa Akıncı'nın açıklamaları olmuş.

İyi de yalan mı?

Değil çünkü belgeler yazılıdır ve isteyenler gidip KKTC Cumhurbaşkanlığı sayfasından bakabilirler.

Ancak yine de tembellik edeceklere kısaca hatırlatmam gerekirse;

BM Genel Sekreteri Butros Gali tarafından hazırlanan ve Haziran 1992'de sunulan haritaya göre Türklere bırakılacak olan toprak miktarı yüzde 28,2 olarak belirlenmişti. Bu orana göre 37 köy, Güzelyurt ve Maraş da dâhil Rumlara geri verilecek ve Karpaz'da bir de Rum kantonu kurulacaktı.

Yani müzakere önce topraktan başlamıştı.

Ardından 2. tur görüşmelere geçildiğinde (15 Temmuz 1992) Gali 100 maddelik bir fikirler dizisini taraflara sunar. Denktaş, tamamen iki toplumlu iki kesimli bir federal Kıbrıs öngören, kamuda 70-30 oranı, bakanlar kurulunun 7'ye 3 olması gibi maddelerinin olduğu 100 maddelik bu fikirler dizisinin 91 maddesini kabul ederken diğerlerini ise müzakere etmek ister. Harita konusunda ise ancak paket bir anlaşma çerçevesinde yüzde 29+ oranına inebileceğini açıklar.

İşte bugün tartışmalara konu olan olayın kaynağı Denktaş'ın bu oranı açıkça kabul edeceğini bildirip, BM belgelerine bunu kaydettirmesinden başka bir şey değildir.

Kıbrıs sorununun Kıbrıs Türkleri için toprak tavizi karşılığı siyasi eşitlik alma mekanizmasına tabi şekilde çözülebileceğini düşünürsek, bu durumda o gün Denktaş'ın yaptığı da bugün, 2017'de Akıncı'nın yaptığı da hata değildir.

Cumhurbaşkanı Akıncı, 11 Ocak gecesi Kıbrıs sorunu kritik eşiği aşıp, uluslararası konferansa ulaşırken ortaya yüzde 29,2'lik bir harita koymuştur.

Bu harita Denktaş'ın sözünü ettiği rakama uygun olmakla birlikte Kıbrıs Türk halkının 24 Nisan 2004'te yüzde 65 ile evet dediği Annan Planı'ndaki yüzde 28,7'lik rakamdan da ileridedir.

"Denktaş'ı örnek olarak göstermeyin" diyenler herhalde Kıbrıs Türk halkının yüzde 65'ine de burun kıvıracak değildir diye düşünüyorum ancak elbette ki yanılıyorumdur.

Çünkü bir kısım kafalar ne olursa olsun, ne yapılırsa yapılsın çözüme evet deme noktasından çok uzakta olan kafalardır.

Bu noktada bu kafaların durumu yerine, daha çok ortadaki durumun geldiği noktaya bakalım derim.

Konu şu ki 18 Ocak günü Mont Pelerin'de toplanan uluslararası konferansın tarafları teknik toplantılarını tamamlamış, bir nevi anket türü bir çalışma ile garantiler konusunda bir liste hazırlamışlardır.

Şimdi araya yarın Astana'da yapılacak olan ve 3 gün sürmesi beklenen Suriye Zirvesi girmiştir.

Liderler ise 26 Ocak'ta Lefkoşa'da bir araya gelecektir.

Uluslararası konferansın ikinci kısmının zamanlaması orada yapılacaktır diye düşünüyoruz.

Çünkü kısa yoldan söylemem gerekirse…

Eğer süreç Lefkoşa'da devam ederse çöker.

Bu durumda beklenen şey sürecin yarım kaldığı yere yani Cenevre'ye (ya da İsviçre'ye) dönmesidir.

Ha belki ikinci kısımdan da bir sonuç alınamaz da üçüncü kısma ihtiyaç duyulur…

Olabilir.

Ancak artık her ne olacaksa Kıbrıs'ta, Lefkoşa'da olmayacaktır.

Çünkü çözüm hiç olmadığı kadar yakın bir noktada iken bir yandan da çözümsüzlük hiç olmadığı kadar yakın bir noktadadır…

Anlayacağınız Kıbrıs sorunu şu an için tahterevallide sabit durmaktadır…

Sonsuza kadar değil ama…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.