Babamın rüyası

Yayın Tarihi: 31/01/17 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Babam geçen gece anlattı.

Rüyasında Girne Kapısında mahşeri bir kalabalığın ortasındaymış.

Dediğine göre her tarafta insan ve bir o kadar da asker varmış.

Kalabalığın ortasında ise yerde bir adam yatmaktaymış.

"Sanki de o adam ölüme terk edilmiş bir haldeydi" diye anlattı babam.

Dediğine göre nümayiş gibi bir şeymiş…

Bağırmalar, çağırmalar ve gerginlik…

Neyse, rüya bu ya, birden o kalabalığın içinde Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı belirmiş.

"Adama yardım edin" diye de bağırmış.

O öyle bağırınca askerler silahlarını çekmiş, Cumhurbaşkanına doğrultulmuş.

"Hangi askerlerdi be baba bunlar?" diye dürttüm tabii.

"Vallahi belli değildi ne askeri oldukları" diye cevap verdi babam ve anlatmaya devam etti.

Neyse, yardım edilmesini isteyen Akıncı oradan bulduğu bir motora atlayıp adama doğru yol almış…

Askerler o sıra resmen nişan almışlar ama Cumhurbaşkanı hiç tınmamış, adamın yanında durup yardım için üzerine eğilmiş.

"Eee? Ne yapmış sonra?" diye üsteledim.

"Vallahi vuracaklardı kendisini ama hiç korkmadı. Motoru nereden buldu bilmiyorum ama sürdü yerde yatan adamın yanına gitti. Adam yerde yatıyordu, o da bir şeyler yapmaya çalışıyordu" diye devam etti babam.

Sonra dediğine göre Cumhurbaşkanı "yardım edin" diye tekrardan birilerini çağırmış.

"Biri yardıma koşmuş mu peki?" diye tekrar sordum babama.

Yaşımız gelmiş 43'e, hala daha eski zamanlarda, çocukken bize anlattığı masallardaki gibi heyecanla dinliyoruz kendisini…

"Evet" diye cevap verdi babam, "kalabalığın arasından sadece bir kişi koşup yanına gitti..."

"Kimmiş peki" diye çocuk gibi heyecanla tekrardan sordum…

"Sen" dedi babam "kalabalığın arasından çıkan sendin…"

"Ne yani, bir tek ben mi gittim yardıma" diye tekrardan sordum şaşkınlıkla…

"Evet sadece sen gittin. Ben de dahil herkes seyretti" diye cevap verdi babam…

"Vallahi gurur duydum seninle" diye de ekledi sonra…

Babamın 43 senede benle gurur duyduğu olaylar çok olabilir ama bunu bana belli ettiği en çok ikinci ya da üçüncü gurur duyma itirafı olarak tarihe not düşüldü tabii…

Ama ne biçim bir rüya gerçekten de…

Mahşeri bir kalabalığın ortasında bir Cumhurbaşkanı…

Yardım edilmesi gereken yerde yatan bir adam…

Artık nasıl hayıra yorarız bu rüyayı bilemem…

Belli ki Kıbrıs sorunu ile ilgili çok mesai harcamam babamın bir şekilde bilinçaltına işlemiş…

Gerçi kendisi tüm hayatını Kıbrıs sorunu içerisinde tüketen birisi olarak elbette ki konuya yabancı değil…

Öyle ya…

Biz Kıbrıslıların makûs talihi de bu olsa gerek…

Kıbrıs sorunu içinde doğup, büyüyüp sonra da göçüp gitmek…

Kabaca başlangıç tarihini 1950'ler olarak alırsak, biz, yani ikinci nesil Kıbrıslıların da hayatı böyle geçti.

Ve şimdilerde bizim çocuklarımızın hayatı da maalesef bu bedbaht sorun içinde geçmeye devam ediyor.

Daha önce de yazdığım üzere çocuklarımdan gelen yeni Kıbrıs sorunu sorularıyla geçen bir hayatım var artık…

"Baba Güzelyurt'u neden veriyoruz?"

"Baba, Rumlar içimize gelecek mi?"

"Baba, Maraş neden kapalı? Orada bir sürü otel var, açsak bir sürü turist gelecek…"

Hey Allah'ım…

Gerçekten istemiyorum…

Gerçekten çocuklarımızın bu aptal sorun ile büyümesini istemiyorum…

Çözülmesini istememin en büyük sebebi de bu zaten…

Babalarımız çekti…

Biz çekiyoruz…

Şimdi de sıra çocuklarımıza geldi işte…

İstemiyorum…

Artık hayatımızda 'Kıbrıs sorunu' diye bir mevzu olmasını istemiyorum…

Ama biliyorum…

Her ne kadar istemek başarmanın yarısı da olsa, bazı şeyler elimizde değil…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.