Ya tamam ya devam

Yayın Tarihi: 02/04/17 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Mustafa Akıncı ile Nikos Anastasiadis, Mayıs 2015'ten beri sürdürdükleri sürecin kaderini bu akşam yiyecekleri akşam yemeğinde çizecekler.

Ya masaya dönüp bu işi bitirecekler ya da masadan kalkıp kendi yollarına gidecekler…

Elbette, masadan kalkıp da herkes kendi yoluna gidince Kıbrıs sorunu bitecek değil.

Keşke bitse, ona bile razıyız da, bitmeyecek işte…

Çünkü dönüp dolaşıp Kıbrıs sorununun aslında bizim içinde yaşadığımız düzen olduğunu anlamamız çok da uzun sürmüyor.

Bu sorun 1974'te başladı iddiasında olmam tarihi bazı gerçekleri saptırmak olur ancak o tarihin Kıbrıs'ın kaderini ez azından şimdiye kadar çizdiğini yaşayıp gördük.

Sorun çözülmezse bizim için ne değişecek?

'Biz böyle eyiyik' diyenler için değişecek olan bir şey yok.

'Biz böyle eyi değilik' diyenler için ise çok şey değişecek.

Mesela bu ülkenin her değerinin, her kurumunun Türkiye sermayesine peşkeş çekilmesine itiraz etmeyenler için değişecek bir şey yok.

O uygulamalar aynen devam edecek.

"Biz zaten yönetemezdik, ahmağız, gelsinler yönetsinler" diyenler için de değişecek bir şey yok.

Gelip yönetecekler.

Adalet sistemine imtiyazlı müdahale edenler, basını kendine yontanlar ve yolsuzluk yapmayı marifet sayanlar için çözüm olmazsa ne değişecek ki?

Dahası bu şekilde eyi olanlar neden çözüm istesin zaten?

Bu çevreler ne güzel dünyadan kopuk, bir başka ülkenin alt yönetimi olarak mutlu mesut yaşarken neden çözüm isteyip de kendi değirmenlerinin suyunu kessinler ki?

Hele da 80 bin sayfalık AB müktesebatı belasını hiç açmayalım, içinden çıkamayız sonra.

Çünkü bizim temiz, buz ve kaymak gibi olan toplumuz kendine dokunan yılanlardan hiç hoşlanmaz.

Başkasını sokan yılanları ise umursamaz.

'Kurtulmak yok tek başına' şeklinde tatava yapıp iktidara gelenlerin nasıl tek başlarına kurtulduğunu yaşayıp gördükten sonra insanın herhangi bir şeye inanması mümkün mü?

Dolayısıyla bir hayal peşinde, bu sahte düzeni düzelteceklerini sanarak yola çıkanlara sadece gülüyorum.

Köy gezerek sorunları çözeceğini sananlara da gülüyorum.

Hele da o köy gezenleri kıskanıp kendileri de gezmeye başlayanlara en çok gülüyorum.

Halbuki köy gezeceğinize bu memlekette tüm kötülüklerin anası olan Kıbrıs sorununu çözmeye odaklansanız çoktan mesafe almış olacaktık.

Ama ne çare…

Arkadaşlar sürekli İskele'ye, Mesarya'ya hareket edip, ineklerle koyunlarla fotolar çektiriyorlar.

Diğer arkadaşlar ise hiç durmadan köy gezmek marifetmiş gibi 'yorulmadan' yola devam ediyorlarmış.

Bir dinlenin, helak oldunuz yahu…

Ama yok…

Memleket var, kurtarılacak…

Size iyi çalışmalar, hayırlı günler ancak hasbelkader bu yazıyı okursanız, bu gece ara bölgede Kıbrıs sorununun kaderine karar verilecek.

Kendi şahsi görüşüm masanın yeniden kurulması ihtimalinin kurulmaması ihtimaline nazaran daha düşük olduğu yönündedir.

1 Aralık 2016'daki 'mucize yemek' tecrübemize bakacak olursak yine de umut etmek kötü bir şey olmaz.

Ancak şu anda geldiğimiz nokta bir yol ayrımıdır.

Bu ayrımda iki tane gidilecek yol vardır.

Bir tanesi çözümsüzlüğe gider.

Ve bu yola girildiği anda en azından Federal Kıbrıs tezi çöker.

Diğeri ise Federal Kıbrıs'a gider.

İlk yol, yani çözümsüzlük aslında bizim içinde yaşadığımız şeyin ta kendisidir.

Malumunuzdur, Güney komşumuz Real Madrid ile maç yapabilmekte, AB Parlamentosu'nda, BM'de ve hür dünyanın her yerinde temsil edilebilmektedir.

Artık anlayın yani; onları tanıyan bilen dünya bizi asla ve kata tanıyıp bilmeyecek.

Bunun dışında bugün hayat arkadaşımın doğum günü…

Ne mutlu ki onunla bir hayatı paylaşıyorum…

Daha nice sağlıklı ve mutlu yıllara hayatım…

Çözümde geçen yıllara…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.