Anastasiadis'in seçimi...

Cyprus Mail'den Elias Hazou, dün son derece güzel bir haber kaleme almış, çok ilginç bir olayı da güvenilir kaynaklara dayandırarak habere konu etmiş.

"Başkan müzakerelerin çökmesinden sorumlu" başlıklı haberde Hazou'nun anlattığı olay şu:

1. Mont Pelerin Zirvesi'nde, herkesin bir şeyler çıkacak diye beklediği, bizim de oralarda bulunup soğuktan tir tir titrediği son gece, liderler Le Mirador Kempinski Otel'de son derece kritik bir noktaya gelmişler.

Öyle ki zirvenin o son saatlerinde, liderler toprak konusunda bir anlayış birliğine varırlar. Ortada sadece yüzdelikler konusunda anlaşmazlık vardır. O an Akıncı, Ankara'dan herhangi bir teyit almadan harita meselesini bağlama noktasındadır. Hazou'ya konuşan kaynak "Orada o anı değerlendirmeliydiler. Çıkıp toprak konusunda anlaştıklarını açıklayıp, hem Ankara hem Atina hem de Lefkoşa'daki bir 'oldubitti' ile karşı karşıya bırakabilirler ve sürecin gerisinin de kilidini açmış olurlardı" diye anlatıyor.

Haberin devamında aynı kaynak şöyle devam ediyor: "İşte o en kritik anda, Anastasiadis, parti liderlerini bilgilendirmek ve Atina ile istişare etmek için 1 hafta ara istedi. Halbuki Akıncı Türkiye'nin olurunu almadan haritayı masaya açmış ve Türkiye'yi kızdırmıştı. O dakikadan sonra Akıncı, Anastasiadis'in kendisine ihanet ettiğini düşündü ve süreç aşağıya doğru sürüklendi. Üstelik Türk lider dönüşümlü başkanlığa karşılık Omorfo'yu verme konusunu da konuşmaya hazırdı."

Son derece kritik gerçekleri anlatan bu satırlar bana göre Anastasiadis'in bu işlerden ne kadar sorumlu olduğuna dair birer kanıttır.

Karar verme anı geldiğinde yan çizen, irade gösteremeyen Rum liderin sorunlarını geçen günkü makalemde yazmıştım.

Hazou'nun haberinde kullandığı kaynak benim yazdıklarımı doğrular bir şekilde Rum liderin en büyük iki korkusunun kendi halkına anlaşmayı kabul ettirememe ve Yunanistan olduğunu söylemiş.

Onun için, Politis ve Yenidüzen'in ortak röportajında söylediklerine gülmekten başka yapacak bir şey bulamıyorum.

Mont Pelerin 1 sonrası Cumhurbaşkanı Akıncı "Gel uzlaşıları halka açıklayalım" dediğinde reddeden Anastasiadis şimdi tutmuş "Gel uzlaşı açıklayalım" diyor.

Yani Cenevre'ye gidip sorunu kökünde halletmek dururken bu teklif nedir bilir misiniz?

Zamana oynamak ve açıklanacak uzlaşıları alıp kendi seçim malzemesi için kullanmak.

Yani işte "Akıncı'dan şunu kopardım" ya da "Annan Planı'ndan şu kadar ilerideyim" gibi malzemeler çıkarmaktan bahsediyor.

Peki hem Mont Pelerin'den hem de Cenevre'den ara isteyip kaçan taraf Anastasiadis iken kalkıp da onun "Cenevre'ye gidip çözene kadar gelmeyelim diye teklif ettim, reddedildi" demesinin altını çizmek nedir?

Sorsaydınız ya 'buna fırsat varken neden iki zirveye devam etmedin de ara istedin' diye?

Tüm bunlar ortada iken Rum liderin "Teklif ettim reddetti" şeklindeki sözlerinin altını çizmek belli ki geçmişten kalan bir takım siyasi hesaplaşmaların tezahürüdür.

Hiç kusura bakmayın ama bu süreçte Mustafa Akıncı elinden geleni ardına koymamıştır.

Üstelik Anastasiadis'in yeni bir Cenevre için şart koştuğu toprak ve garantiler konusunda da bu durum böyledir.

Harita da sunmuştur, garantileri de tartışmaya açmıştır…

Ama Rum lider dönüşümlü başkanlık ve etkin katılım konusunda 'sonra hallederiz' belirsizliğinden ileri gitmemiştir.

Yeri gelmişken, Akıncı'nın hafta sonu Sanayi Odası Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada "Cenevre'de 17-18 Ocak'ta garantörlerin çalışma gruplarının oluşturduğu garantiler konusundaki sunumla başlanılabilir" teklifinin son derece kritik ve olumlu olduğunu söylemek isterim.

Anastasiadis'in yerinde olsam bu teklifi kabul eder, Cenevre'ye gider, bütün başlıkları 11 Şubat Belgesi'nde olduğu şekilde ele alır, al-veri gerçekleştirir ve her şey yolunda giderse Kıbrıs sorununu çözmüş bir kahraman olarak çözümden sonra yapılacak olan Federal Kıbrıs seçimlerine rakipsiz olarak giderdim.

Böyle bir şansa sahipken, tutup da kazanmasının çok zor olacağı, hele de AKEL'in göstereceği aday sonrası mucizelere kalacağı bir seçime gidip, hem çözümden hem de koltuktan olma riskini almak nasıl bir mantıktır doğrusu anlamak güç…