Çözümün anahtarı…

Yayın Tarihi: 06/06/17 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
Merakla beklenen New York toplantısı bizi uykusuz bıraktığı bir gecenin sonunda, sabah doğan güneşle birlikte müzakereler üzerindeki karanlığı da biraz olsun dağıtıverdi.

En azından şöyle diyelim, kara bulutların arasında sızan güneşin verdiği sıcaklık gibi umutlarımızı yeniden ısıttı.

Ancak süreç üzerindeki belirsizliğin tam manası ile dağıldığını söylemek hiç mümkün değil.

Neden derseniz herkes yeni Cenevre konusunda zaten hemfikirdi ancak ortada bir tarih yok.

Haziran ayı içinde deniliyor…

Rum basınında çıkan bazı haberlere göre ise temmuz başı…

Eğer ortada tam manası ile bir mutabakat olsaydı kesin bir tarih açıklamak pek de zor olmazdı.

Onun yerine şu ifadelerle durum geçiştirildi: "Liderler ve Genel Sekreter, Kıbrıs Konferansı'nın 12 Ocak tarihli açıklaması doğrultusunda, Kıbrıs Konferansı'nı haziranda yeniden toplama ihtiyacı konusunda mutabık kalmışlardır…"

Böyle bir konferansa yani bir bakıma çözüme ihtiyacımız olduğunu görmemek için ya çözüm düşmanı ya da statükocu olmak gerek.

Dolayısıyla bu muallak ifade "kesin gidiyoruz" anlamına gelmiyor.

Keza, Cumhurbaşkanı Akıncı da dün AA'ya verdiği demeçte "Nasıl oldu da Kıbrıs'ta anlaşamazken burada anlaştınız?" şeklindeki bir soruya "Aklın yolunda buluştuk" demiştir. Ancak daha da manidar bir şey diyerek "Önemli olan bu yolda yürümektir" demiştir.

İşte o yolda yürünüp yürünemeyeceği muallaktır.

Ancak bundan daha da muallak olanı vardır, o da açıklamadaki şu kısımdır:

"Cenevre ve Mont-Pelerin'de düzenlenen Kıbrıs Konferansı görüşmeleri sonucu temelinde, güvenlik ve garantiler konusundaki tartışmalara rehberlik edecek olan ortak bir belgenin hazırlanması için Genel Sekreter'in Özel Danışmanı Sayın Espen Barth Eide tüm katılımcılarla temas içerisinde olacaktır."

Rumlar tarafından "Türk dostu", bizde bazı çevreler tarafından "beceriksiz" olarak nitelenen Eide güvenlik ve garantiler konusundaki tartışmalara rehberlik edecek bir belge nasıl hazırlayabilir?

Bir yanda Rumların "sıfır asker sıfır garanti", diğer yanda Türk tarafının "garantiler ve tek taraflı müdahale hakkı en azından bir geçiş döneminde devam etsin" ısrarı sürerken bu nasıl olacak?

Öte yandan Yunanistan'ın garantiler konusundaki tutumu ve ortaya koyduğu "Yunanistan-Türkiye-Federal Kıbrıs dostluk anlaşması" ısrarı ve muhatabı Türkiye'nin "garantilerden asla vazgeçilmez" tavrı ortadayken, Eide nasıl ve ne şekilde bir "rehber belge" ya da "çatı anlaşması" tadında bir işi kotaracaktır?

Rum liderin ortaya koyduğu ön şartlardan şeklen geri adım attığını söylemek mümkün olsa bile yapılan bu açıklama ile güvenlik ve garantiler konusu tüm sorunun temeline oturuvermiştir.

Rum liderliğinin "çok memnunuz", gerçekten çözüm şansının ortaya çıkması yüzünden Rum muhalefetinin tepki açıklamaları bu yüzdendir.

Yalnız, sözlerim yanlış anlaşılmasın.

Zira ne kadar inkar edilirse edilsin, Kıbrıs sorununda konu dönüp dolaşıp Türkiye'nin buradaki askeri varlığına dayanmaktadır.

Ve işte, diğer başlıklarda sağlanan olağanüstü ilerlemelere rağmen, bir çuval incirin gelip de bu başlığa saplanıp berbat olması çok mümkündür.

Bu durumda ister istemez bu konudaki çözümün anahtarının Türkiye'de olduğunu kabul etmekten başka çare yoktur.

Rum lider de bunun altını çizmektedir.

Ancak Türkiye'nin 'sıfır asker ve garanti' işini kabul etmesini beklemek çok büyük bir saflık olur.

Dolayısıyla Recep Tayyip Erdoğan'ın 12 Ocak 2017 günü Cenevre zirvesi sırasında yaptığı 1960'a dönme yani 650 asker formülü belli ki bu noktada en sağlıklı yol olarak durmaktadır.

Gerçi o açıklamada sorunlu duran kısım "ilanihaye" kısmıdır.

Yani Rum toplumuna bu işin sürekli olacağını anlatmak ya da kabul ettirmek imkansız bir durumdur.

Ortaya bir geçiş dönemi formülü konmalı ve misal 10 yıla yayılmalıdır.

O zamana kadar iki toplum arasında güven tahsis edilmezse zaten bu maya tutmadı demektir.

Uzun lafın kısası ölmekte olan süreç New York ile canlandırılmış durumdadır.

Bu dakikadan sonra önümüzdeki haftalar içinde yaşanacak olan bir dizi kritik olay adanın kaderini çizecektir.

Hep birlikte göreceğiz.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.