Bir sürü 'loser' arasında...

Yayın Tarihi: 05/08/17 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Espen Barth Eide'nin veda resepsiyonuna icabet ettim geçen gün…

Buruk duygular içerisinde gittiğim resepsiyondan buruk ve asabi duygularla ayrıldım…

Bir sürü 'loser'…

Yanlış anlaşılmasın, loser İngilizce olarak 'ezik, başarısız, kaybeden' anlamına gelir…

Hadi kaybeden diyelim, en hafifi olsun…

Ben orada bulunan diplomatların ve devlet adamlarının hepsinin de okumuş, eli yüzü düzgün insanlar olduğunu düşünürüm oysa...

Her biri dünyanın en meşhur üniversitelerinden en iyi notları alarak o yerlere gelmiş insanlardır ama bir konuda kaybedendirler…

Kıbrıs sorununun çözümü konusunda…

Kimler mi vardı?

Kaybedenler Kulübü'nün yeni üyeleri Mustafa Akıncı ve Nikos Anastasiadis…

Hatta söz konusu resepsiyon Eide'nin vedasından fazla bu iki Leymosunlu kafadarın kulübe kabullerinin kutlaması bile sayılabilir…

Eski kaybedenlerden Mehmet Ali Talat ve George Vasiliu…

Büyük kaybedenlerden Dimitris Hristofiyas yoktu ama onun yerine sözcüsü Stefanos Stefanu da oradaydı, onu sayıyoruz…

Liderlerin kaybeden müzakerecileri Andreas Mavroyanis ve Özdil Nami…

Geçmiş dönemlerin kaybetmiş müzakerecisi Yakovu…

Dışişleri Bakanı Kasulidis…

Bir sürü teknik komite üyesi ve diğerleri…

Şakalaşmalar…

Samimi samimi sarılmalar…

Enseye tokatlar…

Bir köşede durup esprileri ve kahkahaları izledim…

İçimden tüm masaları devirip sövüp saymak geçmedi değil…

Hatta bir ara son derece değerli bir abimle sohbet ederken bana "Bu kadar çabadan sonra bu mu son noktamız? İsterim bağırayım" dediğinde "Hadi abi, yapalım" diye de cevap verdim.

Bir an bakıştık…

Sonra gülümsedik, vazgeçtik…

Herkes ama herkes mutluydu çünkü…

Foto çekmeler…

Bardak tokuşturmalar…

Zirvelerde yaşanan komik anları anlatıp kahkaha atmalar…

İnsan "madem bu kadar gommaydınız be arkadaşlar neden çözemediniz bu işi?" diye sormaz da ne yapar?

Kıbrıslı çözümmüş…

Çözümü Kıbrıslılar yapacakmış…

"Ölüsünün goca körü" derdi rahmetli nenem…

Tam da ondan…

Hangi Kıbrıslılar bunlar?

Ana vatanlarının peşinden kuyruğunu kısıp giden Kıbrıslılar…

İş birlikçi, yalaka ve besleme Kıbrıslılar…

Bakın size ne diyeyim?

Kıbrıslılardan bir halt olmaz…

Herkes böyle iyi çünkü…

Rum da böyle iyi, Türk da böyle iyi…

Çek ana vatanın bayrağını göndere, otur gölgesinde, rahat et…

Hele da biz…

Hadi Rumlar kendileri çalıştı, kendileri kurdu da buldu…

Sen ne yaptın a Kıbrıslı Türk kardeşim?

Rum'un malına kondun, devlete gidip memur oldun, altına Mercedes'i çektin, 20 Temmuz'da da şükran çektin…

Başka ne yaptın?

"Bu kör yılan bana dokunmaz" diye yıllarca sesini çıkarmadın, sonra gelip seni de sokunca "Yetişin a dostlar" dedin.

E yok be canım, hamama git yıkan…

Peki sen be Rum kardeş?

Ölürdün Annan Planı'na evet deseydin?

Hayır dedin.

Hadi onu geçtim, Crans Montana'da bu kadar aptalca şeyler yapmaya mecburdun?

Değildin ama yaptın.

Şimdi sen de cezanı çekeceksin kuzum…

"80 milyon Türk" dediğin şey işte kapına geldi dayandı…

Bizi unut artık, biz bittik…

Şimdi sen esas korkunla yüzleş…

Hele de şimdi Neo-Osmanlı başta, işin duman…

Ben bittim çünkü…

Biz bittik…

Etimiz ne budumuz ne zaten…

Ama sıra sana geldi, haberin olsun…

En büyük korkun kapına dayandı işte…

Yarın 82. vilayet ilan edilirsek ki çok büyük olasılık, resmiyete de bağlanır bu iş…

Sen çek gayleyi Nikos Amca…

Ve sen çek gayleyi Papadapulos Amca…

İşte Eide'nin resepsiyonunda aklımdan geçenler bunlardı…

Az ilerimde liderler konuşuyor samimice…

Hal hatır soruyorlar…

Gülüyorlar…

Ben bakıp iç çekiyorum…

Sonra kendi kendime soruyorum:

"Bu kadar loser arasında ne işin var senin?"

Önümdeki içkiyi fondipliyorum…

Loser olmayı reddediyorum…

Ve o bahçeden basıp gidiyorum…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları