Felaket saati aleyhimize işliyor…

Yayın Tarihi: 24/11/18 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Felaket saati aleyhimize işliyor…

Dünya tarihinde yaşanan en sıcak 15 yıl, 2000 tarihinden sonra gerçekleşmiş…

2018 tarihin en sıcak yılı olmuş mesela…

Bu arada, son 30 yılda, dünyadaki Mercan denizlerinin tam yüzde 50'si yok olmuş ve böyle giderse, geriye kalanının da ilerleyen 30 yılda tamamen yok olacağı öngörülüyor…

Dünyanın en büyük adası olan, buzullarla kaplı Grönland, tüm uzay fotolarında artık beyaz değil, siyah görünüyor…

Neden dersiniz?

Üzerindeki buzullar erimiş…

Hindistan'daki soğan üreticileri de çok dertli…

Neden mi?

Çünkü ektikleri tarlalara 6 ayda yağması gereken yağmur, 5 saatte yağıvermiş!

5 saat diyorum bakın, gün değil!

Öte yandan dünyanın en büyük tatlı su kaynağı-ve de aynı zamanda en derin gölü-olan Baykal Gölü, son 10 yılda, toplam su havzasının yüzde 50'sini kaybetmiş…

Merak etmeyin, birileri içmemiş, bilakis, kimse içemeden ya da kullanamadan buhar olup uçmuş!

Çünkü bilim insanları, dünyanın atmosferinin son 50 yılda 1 dereceden fazla ısındığını tespit etmişler.

İşte bu sıcaklık farkı, gölün suyunun buhar olmasına yetmiş de artmış bile!

Devam edeyim mi?

Ben bu satırları yazarken, Kaliforniya Eyaletinde çıkan ve haftalardır devam etmekte yangın yüzlerce kişinin canını almasının yanı sıra, binlerce hektar ormanı da yok etmiş durumda.

Hatırlarsınız, 2016'da Kanada ormanları da aylarca yanmış, felaketin önüne geçilememişti.

Peki neden oluyor bunlar?

Küresel Isınma…

Öyle ki, son 40 bin yılda atmosfere salınan ve sera etkisi yaratan karbon gazının toplamının 4 katı, son 40 yılda salınmış…

40 bin yıldır stabil bir şekilde devam eden sıcaklık, son 40 yılda inanılmaz bir şekilde artmış durumda ve öyle görülüyor ki, geri dönüşü olmayan noktaya geçmiş olabiliriz.

Isınıyoruz…Hatta ısınmaktan öteye, kavrulmaya doğru gidiyoruz!

Peki biz bu işin neresindeyiz dersiniz?

Uluslararası Hukuk tahtında dünyadan kopuk olduğumuz için, "bu olaylar bize zaten gelmez, etkilemez" diyenler olabilir belki…

Ancak, bize çok yakın olan, hatta içinde sayılabileceğimiz tüm Kuzey Afrika Havzası son 900 yılın en kurak yıllarını geçiriyor.

Son 2 yılda sayısız toz bulutunun, işte bu yukarıda dediğim yerden kalkıp ülkemiz üzerine geldiğini söylesem, sanırım inanırsınız…

Bu ülkenin onlarca kıyısında kamp yapmış, yapmaya devam eden birisi olarak size çok açık söylemem gerekirse, denizlerin seviyesi yükseliyor, eşsiz sahillerimiz dalgalara yenik düşüyor…

Taraflı tarafsız bir sürü bilim adamına göre, kutuplarda devam eden erime, 50 yıl içerisinde denizlerin 4-6 metre arası yükselmesi anlamına gelecek…

Şu an eriyen buzulların, Büyük Okyanus'daki Kirbati Adalarının büyük kısmını halihazırda sular altında bıraktı desem, belki inanmayacaksınız ama, öyle…

Eh, Kıbrıs da nihayetinde bir ada olduğuna göre, felaket saati aleyhimize çatır çatır çalışmaktadır dememi de herhalde yadırgamazsınız…

Ne yapılabilir peki?

2015 yılında, Paris Zirvesi'nde imza edilen tarihi anlaşma uygulanmak zorunda.

Evet, biz Kıbrıs olarak, bu felakette en büyük sorumlu değiliz belki ama, bu işin ucu en çok bize dokunacak gibi durduğundan elimizden geleni yapmak zorundayız.

İşe, 365 günü güneş gören bir ülke olarak, fosil yakıtı kullanarak elektrik üretmek yerine, güneş ve rüzgar enerjisini kullanarak başlayabiliriz.

Yılda ortalama 60 gün güneş gören Almanya, bugün enerjisinin yüzde 30'unu güneşten sağlıyor çünkü!

Ondan daha da az güneş gören İsveç, önümüzdeki yıllarda dünyanın ilk fosil yakıtı kullanmadan enerji üreten ülkesi olmayı amaçlıyor!

Dünyanın en büyük fabrikası, ABD'den sonra en büyük atmosfer kirleticisi olan Çin, yediği haltın farkına varmış olsa gerek, hızla sürdürülebilir enerji sistemlerine geçiyor…

En büyüğü olan ABD ise, 'Küresel Isınma yalandır' diyen bir başkana sahip olduğu için, Paris Anlaşmasından çekilmekle kalmadı, 2018 bütçesinde çevre koruma bütçesine büyük indirime gitti…

Paris Anlaşmasının en önemli noktası olan ve bütün büyük şirketlerin karbon salımını engellemesi için uygulamaya konması düşünülen 'Karbon Vergisi' yürürlüğe konmuyor…Maksat uluslararası büyük şirketlerin büyük karlarına halel gelmesin…

Gelişmekte olan ülkeler ise ayrı dert…

Endonezya, eşsiz Borneo Ormanlarını devlet eli ile yakıp (atmosferi karbon manyağı edip), yediğimiz cipslerde bile kullanılan 'Palmiye Yağı' üretim alanları açmakla meşgul çünkü…

Hatta bu alanda, yani orman yok etme konusunda, Amazon Havzasının canına okuyan Brezilya'nın bile önüne geçmiş durumda…

Yani anlayacağınız, sevgili dostlar, nereden bakarsanız bakın, nasıl düşünürseniz düşünün, başımız büyük belada…

Tabiat Ana, kendisine yapılan kötülüklere elbette en sert şekilde cevap vermeye devam edecek çünkü…

Önümüz belirsiz…

Önümüz bilinmez…

Umarım insanlık en kısa zamanda o eşsiz zekasını kullanıp, dünyamıza iyi davranmanın yollarını bulur…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.