Gözleri tamamen kapalı

Yayın Tarihi: 28/11/18 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Gözleri tamamen kapalı…

Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, hafta sonu, Como gölü kıyısında, Kondrad Adenauer Vakfı'nın organizasyonunda düzenlenen toplantıya katıldı.

Kendisinden bu ziyaret sırasında bir süre haber alamadığım için, biraz da şaka yollu "Hoca'dan haber yok, endişeliyiz" diye sosyal medyaya yazdığım zaman, bence siyasi yaşamındaki en büyük şanssızlığı olan 'kurşun askerleri' hemen bana cevap yetiştirmeye çalıştılar.

Bu kurşun askerler, sanki de nereye gittiğinden hiç haberdar değilmişim gibi, sağ olsunlar, cevaplar verip, akıllarınca bana 'laf çakmaya' da uğraştılar.

Sorun yok, laf çakacağınız adam var, laf çaktığınızı zannettiğiniz adam var ama buna girmeyeceğim zira bazen bu arkadaşlara cevap verip fikirlerini 'çoğalttığım' için kendime kızıyorum.

Konumuza dönecek olursak, 1949-1963 yılları arasında Almanya Şansölyesi olan, tam adı Konrad Hermann Josef Adenauer'in tarihsel olarak AB'nin babalarından birisi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Zira kendisi, bugünkü AB'nin temellerini oluşturan 'Maden Birliği Sözleşmesi' imzacılarındandır.

Neyse, Kudret Hoca'mız, İtalya'nın kuzey bölgesinde, genelde ultra-zenginlerin yaşam alanı olan Como Gölü'nün muhteşem manzarası eşliğinde düzenlenen söz konusu toplantıya katılıp bir de konuşma yapmış.

Eşsiz Stanley Kubrick'in unutulmaz filmi 'Eyes Wide Shut-Gözleri Tamamen Kapalı'dan kalma görüntülerin olduğu muhteşem bir villada gerçekleşen toplantıda, Hoca'mızın nasıl bir konuşma yaptığını bilemiyoruz.

Tek bildiğimiz, kendine bağlı bir kurum olan TAK Ajansı'nın gönderdiği açıklama ve Kubrick'in film setini aratmayan fotoların olduğu bir toplantı salonudur.

Ha bir de fotolarda dikkat çeken, Eski Müzakereci, çözümsüzlük cephesinin en ileri kumandanlarından olan Ergün Olgun hocamız var.

Neden Kudret Hoca'ya eşlik etmiş, neden buna ihtiyaç duyulmuş bilemiyorum ama işin içinde 'çözüm' olmadığından, heyette olmasını münasip karşılıyorum.

TAK'ın haberinde ise, Hoca'nın İtalya'da konuştuğu girişte yazıyor ancak söz konusu ifadelerin toplantıdan ifadeler değil, kendisinin yazıp ajansa gönderdiği ifadeler olduğu anlaşılıyor.

Bu yüzden de, söz konusu toplantıda, Hoca'nın neler dediğini, ne yaptığı bilmiyoruz.

Haliyle, bu makaleyi yazma sebebim 'bilinmezliklerle dolu' bu toplantıda nelerin döndüğünü merak etmemdir.

Hoca, bilindiği üzere, bu yılın başlarında daha göreve yeni gelmişken, aniden İtalya'ya gidip, o sıralarda Kıbrıs açıklarında gemileri Türk Donanması tarafından engellenen ENI yetkilileri ile bir toplantı gerçekleştirmişti.

Tam olarak yazmam gerekirse, o ziyarette ENİ şirketi Başkan Yardımcısı ve İtalya Dışişleri Bakanı eski Yardımcısı Lapo Pistelli ile görüşen Hoca'nın ziyareti sonrası çıkan haberlerde, Pistelli'nin Türk heyete "Ada'da diplomatik bir çözüm bulunmadan adım atılmayacağı" yönünde garanti verdiği yazılıp çizilmişti.

Anlaşılan, ENI şirketi bu sözünü tutmak niyetine değildir, zira Kıbrıs Cumhuriyeti'nin 7.parsel ile ilgili açtığı yeni ihaleye atılan tek teklifin sahibi TOTAL-ENI ortaklığıdır.

Hade iyimser olalım, ENI, kısa zaman içinde bir çözüm gördüğünde böylesi bir işe kalkışmıştır diyelim.

Peki, hal böyle değilse, Kudret Özersay, kim ve ne adına Como Gölü kıyısına gitmiş, ada çevresindeki zenginlikle ilgili söz konusu toplantıya katılmıştır?

Hatırlasınız, Kıbrıslı Türkler, 22 Eylül 2011'de Erdoğan-Eroğlu arasında imza edilen kıta sahanlığı anlaşması sonrası (ardından dönemin bakanları Sunat Atun ve Tamer Yılmaz bir imza daha atarak) ada çevresindeki doğal gaz arama, işletme ve diğer yetkilerini Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO)'ya devretti.

Bugün başımızda olan koalisyon hükümetinin kurulur kurulmaz ilk yaptığı icraatlardan olan söz konusu anlaşmayı 6 yıl daha uzatma kararı ile Hoca'nın bu 'açık' görünen 'sır' ziyareti arasında ne gibi bir bağlantı vardır?

Zira üst düzey siyasi kulislerden sızan son dedikoduya göre, TPAO, Kıbrıs sorunu çözülmeden, tam bir şirket mantığı içerisinde, ada çevresinde kazı yapan yabancı şirketlerle bir 'şirketler-arası anlaşma yapma' arayışı içindedir.

Kudret Özersay'ın bu noktadaki faaliyetleri nedir? Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ya da Başbakan Tufan Erhürman'ın bu faaliyetlerden haberi var mıdır?

Bu anlaşmayı, elbette yetkisini aldığı Kıbrıslı Türklerin tahtında yapacaktır ama Kıbrıslı Türklerin bu yapılmaya çalışılan şey içindeki pozisyonu muallaktır çünkü verdiğimiz yetkinin uluslararası hukuk bağlamında hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur. Yani kısacası Türkiye kendi çalmakta ve kendi oynamaktadır.

Komplo teorisi gibi duran bu hususlara baktığımız zaman, aslında yapılanın, sadece Kıbrıslı Türk Lider Mustafa Akıncı'nın by-pass edilmesi değil, tüm bir toplumun by-pass edilmesi olduğunu çok açık görmekteyiz.

Haliyle, bu bilgilerin doğru olduğu varsayımından yola çıkarak, son günlerde popüler hale gelen Türkiyeli yetkililer ile Kıbrıslı Rum yetkililerin görüşme trafiğine, yani seçilmiş Kıbrıslı Türk Liderin 'by-pass' edilmesi çabalarına belki bir anlam verebiliriz.

Bu noktada, AKEL Lideri Andros Kiprianu'nun geçen hafta kişisel dostu Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu ile ikametgahında fasulye yerken konuştukları ve sonrasında Kiprianu'nun "Çavuşoğlu'ndan çok çarpıcı şeyler duydum, umarım bunlar bir gün su yüzüne çıkar" demesinin sebebi nedir diye sormaktan kendimi alamıyorum.

Nedir bu çarpıcı ifadeler?

Kiprianu samimi ise çıkar açıklar yoksa samimiyetinden şüphe duyacağımı buraya yazmak isterim.

Sonuç olarak, Hoca'nın yaptığı ziyaret ve diğer hususlarda biz gariban Kıbrıslı Türklerin durumu 'Eyes Wide Shut' noktasıdır.

Yani 'Gözleri Tamamen Kapalı…'

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.