50 yıldır 'federasyon' mu görüşüyoruz?

Yayın Tarihi: 07/06/19 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Kıbrıs tarihi yalanlarla doludur. Bu yalanlar o kadar sık dile getirilir ki, en sonunda kemikleşmiş bir şekilde toplumun hafızasına sokulmaya ve genel kanı olarak dikte ettirilmeye çalışılır.

Son dönemlerde 'neo-statükocu' kesim tarafından sık sık dile getirilen '50 yıldır federasyon görüşüyoruz' söylemi de buna en güzel örnek olarak durmaktadır.

Yine son dönemin flaş dizisi olan Çernobil'in final bölümünün sonunda "gerçekler her zaman ortaya çıkmak için pusuda bekler" şeklinde bir ifade vardır.

Bu noktada aslına bakarsanız gerçeğin ortaya çıkması için pusuda beklemesine gerek yoktur çünkü basit bir matematik ve biraz tarih bilgisi, olayı çözmektedir.

Mehmet Hasgüler Hoca, aslında bir Türk tezi olarak lanse edilen federasyon ile ilgili ilk önerinin, Mayıs 1965'te Türkiye'yi ziyaret eden Eski Sovyetler Dışişleri Bakanı Andrei Gromiko tarafından zamanın Ankara Hükümeti'ne sunulduğunu yazar. Yine hoca, 21 Kasım 2016'da yazdığı ilgili makalesinde, federasyon tezinin daha 20 Temmuz 1974 yaşanmadan, o zaman kurulan Ecevit-Erbakan Hükümetinin hükümet protokolünde yer aldığını da söyler.

Ucunda, azıcık da olsa Rus tezi olan federasyon, Kıbrıs sorununun siyasi jargonuna Denktaş-Makarios arasında imza edilen 1977 Doruk Anlaşmaları ile birlikte girmiş ve o günden beri de dünyanın kabul ettiği bir çözüm modeli olmayı sürdürmüştür.

Üstelik genel kabul gördüğü anlamı ile bir Türk tezi olarak.

Peki, o günden beri gelmiş geçmiş Rum Liderler tarafından "acı bir taviz" olarak adlandırılan bu model, aradan geçen 42 yıllık sürede ne kadar iyi niyetle görüşülmüştür?

1977'den alacak olursak, Rauf Denktaş'ın liderlikten indiği 2005 yılına kadar geçen 28 yılda kendisi tarafından iyi niyetle görüşüldüğü zaman sadece 2 yıldır.

Bu tarihten sonra Denktaş'ın, zorla gittiği ve kendisi gibi federasyon karşıtı olan Spiros Kiprianu ile imza ettiği 1979 Doruk Anlaşmaları dışında, federasyon için herhangi bir şekilde çaba içinde bulunduğunu söylememe gerek yoktur sanırım. Ama ille de zorlayacak olursak hem 77'yi hem de 79'u Denktaş'ın 'federasyon görüştüğü yıllar' olarak ifade etmek mümkündür.

Ancak, dünya siyaseti tarafından 'Mr. No' olarak anılan Denktaş, önce 1983'te, Doruk Anlaşmalarının tam tersi bir şekilde, ustalıkla kotardığı bir 'oldu bitti' ile ayrı devletini, yani KKTC'yi ilan etmiş, ardından da bunun tutmadığını görünce, bu kez de konfederasyon denen tezi ortaya atmıştır. Yani o imza ettiği anlaşmaları 'yok' saymıştır.

2002-2004 Annan Planı zamanında ise Denktaş, Türk tarafı resmen federasyonu görüşürken, bu kez de kendisi görüşmemiştir. Her türlü şekilde karşı çıktığı sürecin sonunda hem adada hem de Türkiye'de 'hayır' kampanyası yürütmüş ve sonunda da sandıkta kalarak siyasi hayatını noktalamıştır.

Hür dünyanın hiçbir ülkesi tarafından kabul edilmeyen, asla edilmeyecek olan iki devletli formülleri ortaya atan Denktaş'ın "50 yıldır federasyon görüşüyoruz" şeklinde ifade edilen 'yalan' içindeki payı gördüğünüz gibi büyük yer kaplamaktadır.

Bu durumda, federasyon tezi resmi kayıtlara geçtikten sonra Denktaş'ın görev yaptığı sürede sadece 2 yıl ciddi anlamda federasyon görüştüğümüze göre kafadan bir 26 yılı bir kenara koyabiliriz. Bu sürden Denktaş'ın başta olduğu ancak kendisinin yerine Türkiye'nin görüştüğü Annan Planı devresini de eklersek, federasyon görüştüğümüzü iddia ettiğimiz 28 yılın 24 yılında federasyon görüşmediğimiz gerçeğine varırız.

2005'te göreve gelen ve 5 yıl boyunca görev yapan Mehmet Ali Talat'ın ise 'federasyon' görüştüğünden hiçbir şüphemiz yoktur.

Muhatabı Dimitris Hristofiyas ile birlikte, her ne kadar sonuca ulaşamadılarsa da, ortaya çıkardıkları 'yakınlaşma belgeleri' ile, bugün geldiğimiz 'elle tutulur çözüm' noktasına muazzam katıklar yaptığı yadsınamaz bir gerçekliktir. Dolayısı ile bu 5 yılı 'federasyon görüştüğümüz' kısım içine yazmakta bir sorun yoktur.

Yine Talat'tan sonra göreve gelen Derviş Eroğlu'nun ise 'katıksız bir federasyon düşmanı' olduğu hepimizin malumudur. Onun döneminde imza edilen 11 Şubat 2014 belgesinin önemine bakıp da sakın başka bir şey düşünmeyin zira o belgenin Türkiye tarafından zorla imza ettirildiğini yine hepimiz bilmekteyiz.

Derviş Bey'in ardından gelen Mustafa Akıncı'nın ise federasyon görüştüğünü hatta bu tez ile çözüme en çok yaklaşan lider olduğunu söylemek gerekir. Akıncı, 2015'de başladığı görev süresine, aradan geçen 4 yılda, 2 tanesi hazırlık olmak üzere, 4 tane uluslararası zirve sığdırmış ancak bunlardan "henüz" bir sonuç çıkmamıştır. Bu 'henüz' ifadesini 'Crans Montana'nın hala daha 'açık bir hesap' olması vesilesiyle yazıyorum.

Bu durumda 1977'den 2019'a kadar geçen 42 yıllık sürede, Denktaş döneminde 4, Talat döneminde 5, Akıncı döneminde ise 4 yıl federasyon görüştüğümüzü yazabiliriz. Hade Derviş Bey'e de bir kıyak geçelim, 2014'ü, sırf o belge için onun hesabına artı olarak yazalım.

Toplam ne etti?

14 yıl.

42 yılda sadece 14 yıl görüşülen bir federasyon süreci var ki bunlara Denktaş ve Eroğlu'nun yıllarını katmak benim iyi niyetimden başka bir şey değildir. Yani esasında toplamda 9 yıl…

Şimdi bana söyleyin:

50 yıldır federasyon mu görüşüyoruz?

Bu halkın hafızası ve de aklı ile dalga geçmekten vazgeçseniz iyi olur…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları