Vegas'ta olan, Vegas'ta kalır...

Yayın Tarihi: 21/06/19 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Geçen Pazartesi her gün yaptığım canlı yayını kapatırken, içinde bulunduğumuz düzen ve onun 'koftiden' gündemlerinden ne kadar bıktığıma dair serzenişte bulunmuş, ardından da eklemiştim: "İnşallah bu önümüzdeki sıcak yaz günlerinde Kıbrıs sorunu ile ilgili bir hareket olur da, en azından hem gündemden hem sıcaktan ızdırap çekmeyiz…"

Sağ olsun, Kudret Hoca, beni duydu mu ne, ortaya bir Maraş olayı attı da bu dileğimi yerine getirdi.

16 Ağustos 1974 gününden beri hayalet bir şehir olarak yaşayan Maraş-ya da bilinen adıyla Varoşa, tam 45 yıldır hayalet bir şehir görünümünde ve yılanlara terk edilmiş durumdadır.

Defalarca bulunmaya çalışılan çözümler, Güven Yaratıcı Önlem (GYÖ) paketleri, tehditler, tutuklamalar, AİHM derken, Maraş'ta yıllardır yaprak kıpırdamadı.

Ancak, dediğim gibi son günlerde ortaya atılan ve Ersin Bey'in de 'Las Vegas olacağız' diye sevinçten havalara sektiren adımın ne olduğu konusunda henüz ortaya 'somut' bir şey çıkmış değildir fakat zannımca 'yapraklar' bir daha durmamak üzere kıpırdamış durumdadır.

Bu bağlamda Kudret Hoca, 'envanter sayımı yapıp, Maraş'ta ne gibi adımlar atacağız bakacağız' şeklinde 'temkinli' davranırken, Ersin Bey, Sophia Loren ile mezarından kalkıp gelmesini beklediği Marilyn Monroe hayalleri içinde peş peşe açıklamalar yapmaktadır.

Ancak, BM'nin 550.sayılı kararı, uluslararası hukuk nezdinde Maraş'ın sadece eski sahiplerine ve BM gözetiminde açılmasına izin vermektedir.

Yoksa, bu arkadaşlardan hem vizyon, hem cesaret, hem de saygınlık olarak fersah fersah ileride bulunan merhum Rauf Denktaş, o Maraş'ı çatır çatır açardı.

Dolayısıyla hükümetin attığını iddia ettiği, ancak şimdilik 'tatlı bir hayal' olarak duran Maraş adımının akıbeti, ben bu satırları yazarken basit bir blöften başka bir şey değildir.

Ya da, atılmaya çalışılan adım, Taşınmaz Mal Komisyonu'nun (TMK) çalıştırılmayarak getirildiği 'yok hükmündedir' noktasında sıkışan Türk tarafına bir nefes borusu olma amacı gütmektedir. Maraş'a karşılık yıllardır istediğimiz Ercan ve Mağusa Limanı açılımlarını bile gündeme getiremeden, direk Maraş'ı açma salvoları atmamız aslında hep bu sıkışıklık yüzündedir.

Bu noktada ortaya sadece uluslararası mahkeme koridorlarında değeri milyonlarca euro olarak verilen hesaplar dışında bir de içimizde alevlendirilen 'Maraş Vakıf malıdır' şeklindeki boş tartışma da çıkmaktadır.

Söz konusu tartışma ile ilgili dün ders niteliğinde bir yazı yazan Cenk Diler'in söz konusu yazısının linkini verip, daha evvel defalarca yazdıklarımı tekrar edecek değilim: https://www.havadiskibris.com/maras-ve-kokmus-pilavi-isitanlar/

Bir de ek verecek olursak, eğer Rauf Denktaş, Maraş'ın Vakıf malı olduğuna inanan birisi olsaydı, Maraş'ı yine çatır çatır açacağını söylemek için alim olmaya gerek yoktur.

Peki, gelin olayın bir de başka yönüne bakalım.

Maraş'la ilgili BM kararı sabittir, durumun ne olduğu da açıktır. Hade benim de 2015'te yazdığım bir makaleyi buraya iliştireyim: http://www.kibrispostasi.com/index.php/cat/1/col/227/art/26371/PageName/KIBRIS_POSTASI

Ancak bu noktada, 2015 seçimlerinde, Kudret Hoca'nın ortaya attığı bir tez, en azından insani yönüyle dikkat çekmektedir.

Hoca, o kampanyada, benim de 'hiçbir şey olmuyorsa en azından bu olsun' şeklinde destek verdiğim açılımında, Maraş'ın Türk yönetiminde açılmasını ancak malların da eski sahiplerine iade edilmesini öngörmektedir. Dahası, kentin bir 'ortak konsey ile birlikte Türk ve Rumlar tarafından yönetilmesi' şeklinde bir kritik açılımı daha vardır ve bunu da seçim döneminde çeşitli yerlerde dillendirmiştir.

Yani YDP Lideri Erhan Arıklı'nın 'bizim tezimizdir' diye bugünlerde dillendirdiği şey, kusura bakmasın ama Hoca'nındır.

Bu noktada, 45 yıldır evinden ayrı kalan bu insanların, en azından evlerine geri dönmeleri şansının ortaya çıkması nereden bakarsanız bakın oldukça insani bir noktadır.

Adı Maraş ile özdeşleşen Andreas Lordos'un, ölümünden bir kaç yıl önce Serhat İncirli'ye verdiği bir röportajında söylediği 'Maraş, eli kanlı Uganda diktatörü İdi Amin yönetiminde bile açılsa dönerim' sözleri adanın her iki tarafında deprem etkisi yaratmıştı, onu da hatırlatmak lazım.

Olaya buradan bakacak olursak da, Maraş'taki esas konunun, oradaki önceliğin, taşınmazların esas sahiplerine geri verilmesi olarak dikkat çekmektedir. Zira Lordos bile 'açın da gelirim' diyorsa, geriye kalanların da aynı kanaatte olacağını tahmin etmek güç değildir.

Yine Kudret Hoca, açılımla ilgili ilk açıklamasını yaparken, 'Vakıf mallarına halel gelmeden, eski sahiplerine iade' minvalinde bir ifade kullanmış ancak bu ifadesi, Ersin Bey'in 'Las Vegas olacağız' açıklaması ile sele kapılmış, nihayetinde Ersin Bey'in 'Maraş'ı Türklere açan başbakan' edasında tebrik kabul ettiği garabet bir durum ortaya çıkmıştır.

Yani Kudret Hoca, 2015 tezini içinde 'Vakıf' noktası ile birlikte dillendirmeye çalışırken, Ersin Bey, Las Vegas söylemi ile kendisinden rol çalmış, hatta bununla da yetinmemiş, Türkiye basınına konuşarak 'plan proje yapın da açıyoruz' demiştir.

Söz konusu iki başlı durumda, Ersin Bey 'şiş' , Kudret Bey 'kaval' demektedir.

Uzun lafın kısası, hükümetin atmaya çalıştığı bu Maraş adımı, estirilmeye çalışılan 'açıyoruz, malı kapıyoruz' söyleminden oldukça uzak bir noktadadır.

Yazıyı o ünlü Les Vegas özdeyişi ile kapatmak isterim: Las Vegas'ta olan, Las Vegas'ta kalır…

Bakalım hükümet ve yol göstericisi Türkiye'nin 'Vegas' formülü nerede kalacak?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.