Neler oluyor?

Yayın Tarihi: 25/06/19 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Dünkü Cumhuriyet Meclisi oturumunda, kendisine Rum Lider Nikos Anastasiadis ile yediği 'gizli yemek' sorulan Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, yediği yemeğin 'sosyal içerikli' olduğunu ve Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'ya aktaracak 'kayda değer' bir şeyi olmadığını açıkladı.

Böylece, koskoca Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı ile KKTC Dışişleri Bakanının, söz konusu yemekte Kıbrıs sorunu yerine 'Paris Moda Haftası' ya da 'Gleftiko nasıl en güzel pişer?' gibi hususları masaya yatırdıklarını düşünmemiz istenmektedir.

Ya da ne bileyim, belki Anastasiadis, Kudret Bey'e, en güzel zivaniyanın nerede yapıldığını söylemiş, Kudret Bey de ona Türk usülü pişirilen molohiyanın sırlarını vermiştir.

Kısacası, toplam 4 saat süren görüşmede, Kıbrıs sorunu denen şey konuşulmadığı için, haliyle, Dışişleri Bakanımız da, Cumhurbaşkanına söyleyecek bir şeyi olmadığını kürsüden ifade etmiştir.

İnanıyor muyuz?

Zinhar, hayır.

Ama görünüşe göre, "kimle yemek yiyeceğimi Akıncı'ya soracak değilim" diyen Nikos Anastasiadis'in de söyleyecek bir şey yoktur, zira, Rum Lider, yemeğin ortaya çıkmasının ardından Rum kamuoyundan gelen 'ne konuştunuz?' şeklindeki baskıya henüz bir cevap vermemiştir.

Peki bu yemeğin varlığının ortaya çıkmasını takip eden saatlerde, Özersay'ın, Bakanlar Kurulu toplantısını keserek, basının önüne çıkması ve henüz tam olarak ne olduğunu anlamadığımız son derece muğlak 'Maraş açılımı'nı Cumhurbaşkanı ile hiçbir istişare etmeden gündeme bomba gibi bırakmasının ardındaki hikmet nedir? Gündem değiştirme mi?

Tesadüf olduğuna asla inanmadığım bu noktada, bazı izleri 'komşuda' aramak mümkündür.

Öyle ki, hafta sonu Rum basınında Dr. Charles Elinias imzalı çıkan bir makalede konusu edilen ilginç bir hususun dikkat çektiğini söylemek isterim.

Rum tarafının en önde gelen gaz uzmanlarından olan Dr Elinias'a göre, Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis, 6 ay önce Türkiye'ye 'gelin, Münhasır Ekonomik Bölgelerimizi belirleyelim' şeklinde bir teklifte bulunmuş.

Basına yansımayan bu teklif, "biz sizi ülke olarak tanımıyoruz" diyen Türkiye Cumhuriyeti tarafından reddedilmiş.

Bu durumda, direk olarak yapılamayan bu temas, dolaylı olarak Kudret Özersay üzerinden mi yapılmaktadır? Açıkçası aklıma gelmiyor değil.

Aklıma sadece bu değil, geçen yıl yapılan 'enteresan' bir toplantı da gelmektedir.

Geçtiğimiz sene Kasım ayında aniden gidilen İtalya-Como Gölü kıyısındaki o muhteşem villada yapılan o toplantılarda, Kudret Bey neyi, kimlerle nasıl görüşmüştür?

Daha da önemlisi, bu yaptığı görüşmeleri kimin adına yapmıştır?

(Bu konuyla ilgili o günlerde yazdığım makaleyi yeri gelmişken buraya iliştireyim: http://www.kibrispostasi.com/c1-KIBRIS_POSTASI_GAZETESI/j227/a33798-Gozleri-tamamen-kapali )

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, geçtiğimiz Cuma günü yaptığı uzun basın toplantısında, ilginçtir, "o toplantıdan sonra aramızdaki kontak kesildi" demiştir. Cumhurbaşkanı neden o toplantıları işaret etmiştir? Tesadüf mü?

Yine de, bu durumda, Cumhurbaşkanının en azından o toplantıda neler konuşulduğu hakkında bilgisi vardır diye düşünmek mantıklıdır.

Peki ne oldu, nasıl oldu da, o toplantının ardından bu söz konusu kontak kesilmiştir?

Gerçi Kudret Hoca, dünkü konuşmasında bu kesintiyi 'yalanlamış' ve "yaptığım tüm görüşmelerde kendisine verilecek kayda değer bir bilgi varsa vermişimdir" demektedir ancak bu noktada kamuoyu gibi ben de tatmin olmuş değiliz.

Bu minvalde, acaba Cumhurbaşkanı, geçtiğimiz gün "bu makamda biat eden birisi yoktur" derken, kendisi dışında gelişen bir takım gelişmelerden rahatsızlığını mı ifade etmektedir? Yine Cumhurbaşkanı "gayrıresmi görüşmeler, gelenek haline getirilmezse sorun etmem" demişken, bu temasların 'gelenek haline getirilmesinden' rahatsız mı olmuştur?

Hal böyle ise, ki emareler buna işaret etmektedir, eski Rum Lider Makarios'un "siz aradan çıkın, ben Türkiye ile görüşeyim" şeklinde tarihe geçmiş isteği dururken, 1974 müdahalesinin ardından, bunun için her zaman zemin yokladığı yine tarihsel bir konuyken, neden ve nasıl bu noktaya geldik diye düşünmeden edemiyorum.

Elbette, çözüm için diyalog, resmi de olsa gayrı resmi de olsa iyidir, bunda sorun yok.

Ancak bu halkın, her ne kadar 'lalletayin' olduğuna dair genel bir kanı yaratılmaya çalışılsa da, bir değil, birkaç yerden neler olduğuna dair aydınlatılmaya muhtaç olduğunu düşünmekteyim.

Umarım gereği yapılır…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.