Yeni süreç kapıda...

Dün kaleme aldığım 'Guterres'in niyeti' adlı makalemi, 'Şimdi top Guterres'te ve onun güzel olmasını dilediğimiz niyetinde…' ifadeleri ile noktalandırmış, bir kez daha süreçle ilgili Genel Sekreterin belirleyici olacağına vurgu yapmıştım.

Aradan 24 saat geçmeden, hem diplomatik çevrelerden hem de bizzat yurda dönen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın ifadelerinden çok net şekilde söyleyebilirim ki, o niyet olumludur ve yeni bir çözüm süreci kapıdadır.

Diplomatik çevreler, Genel Sekreterin, aynen Cumhurbaşkanının da dediği üzere yeni bir inisiyatif almak için çok niyetlidir.

Bu bağlamda, aynı çevreler, Guterres'in daha önce defalarca çağrıda bulunduğu şekliyle "referans şartlarında anlaşın da karşıma gelin" şeklindeki anlayışından ileriye hareket ederek "nedir sizin sorununuz? Çözelim de yolu açalım" şeklinde direk müdahaleci bir anlayışa büründüğüne dikkat çekiyorlar.

Yılların kurt siyasetçisi Mustafa Akıncı da Guterres'in bu tavrını direk sezinlemiş olması ve dünkü basın toplantısında kendisine yönelttiğim soruya verdiği "ben Genel Sekreterin yeni bir süreç başlatacağını düşünüyorum" şeklindeki cevap, bu işin an meselesi olduğuna delalettir.

Öte yandan, Cumhurbaşkanının Ercan'da yaptığı açıklamalarda, Rum Lider Nikos Anastasiadis'in bu yeni sürece daha başlamadan zarar verici açıklamalar yapmasının, hem Guterres'in hem de Özel Temsilci Lute'un dikkatinde olduğunu söylemesi, bir başka önemli noktadır.

Zira, BM'ye yakın çevreler Genel Sekreterin, Kıbrıs Türk tarafının tamamen süreç/sonuç odaklı ve belirlenmiş kriterler üzerinden hareket etmesinden ne kadar memnunsa, Anastasiadis'in çeşitli numaralar çevirmesinden o kadar canının sıkkın olduğuna işaret ediyorlar.

Bu noktada, her ne kadar da Rum yetkililer, Anastasiadis'in Guterres ile gecen Cuma New York'ta yaptığı toplantıyı 'çok olumlu' diye niteleseler de, söz konusu toplantının pek de olumluluk dolu olmadığı benim kulağıma çalınmış durumdadır.

Tabii, şimdi durup da, suçlama oyununun derin çarkları içine girip, zar zor iyileşen atmosferi bozacak açıklamaları süsleyip, püsleyip, çoğaltacak değilim.

Ancak, Rum Liderin gayet anlamsız bir şekilde, 9 Ağustos görüşmesinde "biz Akıncı ile anlaştık, o sonradan geri adım atıp bozdu" şeklinde bir açıklama yapmasını olumlu bulmak mümkün değildir. Başkan da dünkü açıklamalarında buna tepki göstererek Rum liderin bir algı yaratma çabası içinde olduğunu, artık bundan vazgeçmesi gerektiğini vurguladı ve "9 Ağustos'ta bir uzlaşma metni ortaya çıkmadı; dolayısıyla ondan geri adım atmak söz konusu değil" diye konuştu.

Ne olursa olsun, Guterres'in bir kez daha ve muhtemelen son kez bir inisiyatif alacağının iyice ayyuka çıktığı bir ortamda, Rum Liderin söz konusu açıklamasının başında ifade ettiği şekliyle "Akıncı ile iyi ilişkilerimiz var" anlayışının sürmesi çok kritiktir.

Cumhurbaşkanının dün Ercan'da yaptığı açıklamalara bakacak olursak, Genel Sekreterin, önce üçlü, ardından da beşli bir zirve için inisiyatif alması çok büyük ihtimaldir.

Yine başkanın ifadelerinden yola çıkarsak, bu üçlü görüşme tarihi ve yeri New York'ta belirlenmedi diye süreci 'sonuçsuz' diye nitelemenin doğru olmayacağını buraya eklemek isterim.

Bununla ilgili "New York'ta çıkması beklenen çıktı. Beklediğimiz BM Genel Sekreteri'nin kararlı ve istekli bir şekilde inisiyatif almasıydı" diyen Cumhurbaşkanına kulak vermek en iyisidir.

Çünkü Genel Sekreter, dünkü makalemde de belirttiğim şekliyle, eğer bir süreç başlatırsa bunun başarısız olma ihtimalini en azından minimuma indirme niyetindedir ve bu inatçı, eski toprak sosyalist Portekizli kimselerin çözmeyi başaramadığı bu kadim sorunu, zannımca, bitirme niyetindedir.

Uzun lafın kısası, Kıbrıs sorunu için yeni bir süreç kapıdadır ve bu kez başlayacak olan süreç diğerleri gibi sorunun etrafında dolanma yerine direk özüne inecek şekilde olacaktır.

Sonucu mu?

İnanın bana bir sonucu olacak…

Yeter ki başlasın…