Samimiyetsizlik...

Yayın Tarihi: 18/10/19 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Geçtiğimiz gün yayınlanan ama aynı fikirleri temcit pilavı gibi tekrarladığı için artık okumaktan bıktığım Dışişleri Bakanlığı açıklaması meğer oldukça heyecanlı hususlarla doluymuş.

Açıkçası hemen okuyup aydınlanamadığım için pişmanım.

Bereket versin Sami Özuslu'nun gözünden kaçmadı da bakanlığın bu yeni söylemini geç de olsa heyecanla okuduk.

Efendim, bakanlık açıklamasında denilen şu:

"BM'nin Kıbrıs müzakere tarihinin en kapsamlı çözüm şekli olarak ortaya attığı ve hem Kıbrıslı Türk hem de Rum meclislerinin onayıyla ilk kez iki halkın oylarına sunulan Annan Planı referandumları da göstermiştir ki, bu adada iki ayrı irade, iki ayrı halk ve iki ayrı yönetim bulunmaktadır…"

Öyle mi dersiniz?

Hadi bir an için bunun böyle olduğunu kabul edelim…

O zaman adama sormazlar mı 'sizin aklınız nerede idi' diye?

Referandumun ertesi günü, yani 25 Nisan 2004'te, neden çıkıp dünyaya "biz evet dedik, Annan Planı'nın kendimize düşen kısmını uygulamaya başlıyor, Kıbrıs Türk Devletini ilan ediyoruz" demediniz?

Neden, o günden sonra, Aralık 2004'e, Türkiye'nin AB'den tarih aldığı o tarihi Brüksel zirvesine kadar ölüm sessizliğinizi koruyup, tek bir adım bile atmadınız, hiçbir lobicilik faaliyetinde bulunmadınız? Yoksa bütün mesele o tarih miydi?

Kıbrıs Türk halkını, 4 Mart 1964 tarihli, hani o altında Türkiye'nin de imzasının bulunduğu meşhur 186. sayılı karardan sonra ilk kez uluslararası toplum tahtında haklı duruma getiren, 24 Nisan 2004 referandumunun sağladığı o muhteşem fırsatı nasıl bilerek ve isteyerek heba ettiniz?

Biz Kıbrıslı Türkleri 'ayrılıkçı isyancılar', Kıbrıslı Rumları da kurucu ortak olduğumuz devletin 'yasal sahibi' ilan eden o kararın çöpe atılmasa bile, ciddi ciddi tartışmaya açılacağı gün gibi ortada iken, hangi politik akıl size sessiz kalmanızı önerdi?

Hepsini geçtim, o günden bugüne 15 koca yıl geçti, neden iki devletli çözüm isteğini bu kadar yoğun şekilde dile getirmediniz? Yoksa bugünlerde federal çözümün kıyısında oturuyoruz da ondan mı şimdi aklınıza geldi?

'KKTC Forever' tayfası bunun cevabını sizden beklemek hakkımız, siz söyleyin!

Tamam, arada başa gelen federalist Mehmet Ali Talat, Tasos Papadapulos ile bir kahve içsin diye, devreye Gambari denen abimizi sokup, tüm Annan Planını neredeyse gömüp sıfırdan başladı da ondan diyebilirsiniz belki ama sonrasında seçilen Derviş Bey'e neden bunları anlatmadınız?

Tutan mı vardı?

O gün Derviş Bey'in müzakerecisi olan Kudret Bey, bugün bunları söyleyebildiğine göre, neden o günlerde bu topa girmedi?

Arada, 22 Haziran 2010'da Sırbistan'dan tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan eden Kosova'nın, bu kararının 'uluslararası hukuka' tezat olmadığını söyleyen meşhur Adalet Divanı kararını nasıl ve ne şekilde konuşalım inanın hiç bilmiyorum.

Belki sınırlarımızı başka bir devlet belirlediği için (1974), bunun uluslararası hukuka aykırılığı ortaya çıkacak, Türk Ordusu çekilmek zorunda kalacaktı diye, ne dersiniz? Sırf bu olmasın diye, bağımsız devlet istemediniz, bence gerçek budur.

Çünkü normalde, elde Kosova kararı, KKTC'nin kuruluşunu yasaklayan, onu uluslararası hukuka aykırı olarak niteleyen BM'nin 541 ve 550 sayılı kararlarının iptali için gidip BM'nin kapısında yatılmalıydı…

Üstelik alınan o Kosova kararında KKTC'nin adı kapı gibi dururken!

Bir yandan önce 2 devletli çözüm diyeceksiniz, sonra onu AB sosuna da batırıp, AB çatısı altında iki devletli çözüm diyeceksiniz ama bunun gerçekleşmesi için kılınızı bile kıpırdatmayacaksınız, şimdi de kalkıp 15 yıl önce Kıbrıs Türk halkının 'federasyon istiyoruz' şeklinde dünyaya haykırdığı referandumu taksim tezinize meze edecek siniz öyle mi?

Yok arkadaşlar, kusura bakmayın, ne siz ne de fikir babalarınız bu konularda samimi değildirler...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.