"Kimin konuştuğunun ne önemi var?"

Yayın Tarihi: 11/11/15 08:00
okuma süresi: 3 dak.
A- A A+

1969'da Foucault, önemli bir konferans verir.

Michel Foucault, 1926-1984 yılları arasında yaşamış, yakın geçmişimizin filozoflarındandır. Felsefe eğitimlerinin üzerine psikloji ve psikopatoloji eğitimleri almış, bir çok dünyaca ünlü üniversitede olduğu gibi, College de France'ın "Düşünce sistemleri tarihi" kürsüsünde de görev almıştır. Toplumsal söylemlerin eleştirel incelemelerinin ağırlıklı olduğu yazın yaşamında, Nietzsche ve Heidegger'in düşüncelerini benimseyen Foucault'nun, Kelimeler ve şeyler, Bilginin arkeolojisi, Hapisanenin doğuşu, Cinselliğin tarihi gibi çok önemli eserleri vardır.

*

Yazar kavramı üzerine konuştuğu konferansa şu cümlelerle başlar:

"Kimin konuştuğunun ne önemi var? Çagdaş uslubun, belki en köklü etik ilkesi, bu farksızlıkta doğrulanır."

Bu önemli ifadeler, "yazar" düşüncesi ve hatta yazar-eser ikilisi hakkında ciddi bir eleştiridir. Bu eleştiri, hem edebiyat üzerine tanısal olarak, hem de arkeolojik okumanın Foucaultcu yöntemi olarak algılanmalıdır.

*

"Konuşma sırasında, uzun zamandan beri isimsiz bir sesin benden önce geldiğini fark edivermek çok hoşuma gidecekti" diye bitirdiği sözleri boyunca Foucault, dolanan ifadeler yığını hakkında endişelerini vurgulamıştır. Kaldı ki biz bunu, söylemsel örtüler olarak da kabul edebiliriz. Çünkü Foucault'nun özellikle vurguladığı söylemin düzeni, yazanını yok sayan -ve bunda çoğu zaman haklı çıkan- arşive eklenmiş yani tarihe katılmış tüm sözcüklerin, belli bir düzen doğrusu içinde; hem tarihsel bakımdan belirlenmiş, hem de bireyselleşmemiş olması önemine vurgu yapmaktadır.

Sözcüklerinin tarih boyunca dönüşerek kullanıldığını öğrenen bir yazarın, mutlu olması gerekir. Bu sözcüklerin, hiç bir zaman ilk kez yazılmamış olduğunun anlaşılması önemlidir. Hatta, hakikaten ilk kez yazıldıysa, bu bir farklılık, aykırılık, kabiliyet değil, kuramsal bir yazı düzeninden kopuk ifade kurulduğunun ve aslında yazar falan olunmadığının, öyleymiş gibi yapıp, nihayet gerçekle yüzleşildiğinin anlaşılmasıdır.

*

Bunun eleştirisi de, aydınların işidir. Ama öyle sıradan, çalakalem aydının değil, yazara hakkını tanımak için, yazar yerine yazan diye devam etme inceliğine varacak kadar aydınlanmış olanın.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları