ölçülü Türkçe

Yayın Tarihi: 11/07/16 08:00
okuma süresi: 3 dak.
A- A A+

"Bu yaz bizim bahçeye, iki kel kör kirpi dadandı. Gel gör ki bu iki kel kör kirpiden biri erkek kel kör kirpi, diğeri ise dişi kel kör kirpiydi. Acaba dişi kel kör kirpinin kürkünü erkek kel kör kirpinin kürküne mi eklemeli, yoksa erkek kel kör kirpinin kürkünü dişi kel kör kirpinin kürküne mi eklemeliydik?"

Bu, ünlü bir tekerlemedir. Diksiyon, fonetik ve artikülasyon dersleri alanlar bilirler. Dili eğitmek ve çeviklik kazandırmak için kullanılan tekniklerden biri de tekerlemeleri hızlı tempo ile söylemektir. Şimdi, ilk okuduğunuzda belki de neden yazdığımı sorguladığınız yukarıdaki tekerlemeyi hızlıca okumaya çalışın. Olabildiğince hızlı!

*

Bu ve benzeri tekerlemeleri yüksek sesle tekrar etmek, dilin konuşmada kullanılma marifetine olumlu katkı yapar. Dil önemlidir. Sadece iletişim kurma anlamında da değil üstelik. Dil bir medeniyeti kalıcı kılar, geleceğe taşır, gelecek nesillere geçmişin emek dolu zamanlarını ve deneyimlerini aktarır ve anlatır. Tekerlemeden bahsederken, güzel konuşmayı sağlamak için alınan derslerden de bahsettim.

Konuşma dili, bir toplumu, hatta toplumun içindeki bir çok alt kültürü de temsil eder. Ancak bu temel, dil kökeninden ve dil kültüründen ayrışma yaşanacak üstünlük değil, zenginlik olduğunun ayırdına varılması gereken bir farklılıktır. Kıbrıs ağzı gibi. Biliriz ki Kıbrıs ağzı Türkçe'nin içinde yeralan bir ağızdır ve Kıbrıs'ta da bir çok ağız vardır.

Bir ağzın ölmemesi için gösterilen gayret onurlu bir gayrettir. Ancak bunun dışında, şövenist duygularla savunulması bir tür 'silahlanmadır' ve diskriminasyona neden olur. "Düzgün konuşmak" diye ifade ettiğimiz, ana dil grubumuz olan Türkçe'yi "ölçülü" kullanmamızdır. Ölçülü Türkçe kullanmaya çalışmak, Kıbrıs ağzının düzgün olmadığı ve ondan kaçış anlamı taşımaz. Kıbrıs ağzını yaşatmak kadar Türkçe'yi geliştirmek de önemlidir.

Ancak farkedebiliriz ki, özellikle dili savunma silahı haline getirdikçe, yazıya da sirayet eden bir yozlaşma yaşanmaktadır. Belki de bu nedenle Türkçe'nin az bilindiği ama ana dil olduğu bir coğrafyada yaşıyoruz. Her gün okuduğumuz yerel gazetelerde hatta yazarlarda, Türkçe'nin bilinmediğini görmekteyiz. Bu üzücü durumu gidermek, bilmediklerimizi farkedip önlem almakla mümkündür, herşeyi bildiğimiz sanıp hiç ilerlememekle değil. fsa

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları