Bir "anı konuğu"

Yayın Tarihi: 09/08/16 08:00
okuma süresi: 3 dak.
A- A A+
Bunu daha önce de sık sık paylaştık. Ülkemizde her gün bir çok yazar birçok konuda yazılar yayımlıyor. Televizyonlar radyolarda programlar sayılamayacak çoklukta sunuluyor.

Buna rağmen, birçok değerli isim hafızalarımızın güncellenmesi çerçevesinde gündeme gelebilmeli. Ama olmuyor. Unutuluyorlar. Oysa gerek yerli gerek Türkiye'den ya da dünyadan hayatımıza bir vesile ile anı konuğu olan değerleri anmak ve hatıralarımızda güncellemek gerekiyor. Yaşadığımızı, yaşamımızın tatlı acı parçaları olmalarını sürdürebilmek ve farkında olmak için.

Zaman zaman unutulurlar, zaman zaman hatırlanırlar. Günü geldimi birçoğunu hatırlamak ve hatırlatmak görevimdir diye düşündüğümden bugün ölüm yıldönümleri olmasından dolayı bir büyük ustayı daha hatırlatmak istedim. Bu usta Mehmet Âkif Ersoy.

*

20 Aralık 1873, İstanbul doğumlu. Cumhuriyet Dönemi şairi, veteriner hekim, öğretmen, vaiz, hafız, Kur'an mütercimi, yüzücü, milletvekili olma gibi bir çok alanda yeralmış. Biz onu İstiklâl Marşı'nın söz yazarı ve şair olarak biliriz en fazla.

"Vatan şairi" ve "milli şair" unvanları ile anılır. Çanakkale Destanı, Bülbül en önemli eserlerinden. II. Meşrutiyet döneminden itibaren Sırat-ı Müstakim (daha sonraki adıyla Sebil'ür-Reşad) dergisinin başyazarlığını yapmış. Kurtuluş Savaşı sırasında milletvekili olarak 1. TBMM'de yer almış. Bir çok hizmet ve eserin ardından 27 Aralık 1936'da doğduğu şehirde ölmüş.

Mehmet Akif Ersoy'un ölümünün 75. ve İstiklâl Marşı'nın Kabulünün 90. yılı olması nedeniyle 2011 yılı T.C. Başbakanlığı tarafından "Mehmet Akif Ersoy Yılı" olarak kabul edilmişti. Yılı tamamlıyoruz ama bu bilgiyi edinmediyseniz içinde bulunduğumuz yılın bir d ebu şekilde anlam kazandığınızı bilmenizi istedim.

Bi ranı konuğu olarak değindiğim Mehmet Akif'i bir makalede anlatmak zor. Ancak en azından bu bilgilere ek olarak en önemli eserlerinden olan "Bülbül" şiirinden bir paragrafı paylaşalım.

*

Bütün dünyaya küskündüm, dün akşam pek bunalmıştım;

Nihayet, bir zaman kırlarda gezmiş, köyde kalmıştım.

Şehirden kaçmak isterken sular zaten kararmıştı,

Pek ıssız bir karanlık sonradan vâdiyi sarmıştı.

Işık yok, yolcu yok, ses yok, bütün hılkat kesilmiş lâl...

Bu istiğrâkı tek bir nefha olsun etmiyor ihlâl

Muhîtin hâli "insâniyyet"in timsâlidir, sandım;

Dönüp mâzîye tırmandım, ne hicranlar, neden andım!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları