"Krallarla gezsen de…"

Sosyal medya hesaplarımdan zaman zaman paylaşmışımdır, yeni bir belgeselin sonuna gelindi diye. "Kolay Olmadı" ismini taşıyan bu çalışma, ülkemizin köklü ticari markalarından birisi olan Ahmet Nafi Kardeşlerin (ANK) hikayesi. Neredeyse asır kadar.

İki kardeşi ve özellikle yönetimi yeni nesle geçen ANK şirketinin serüvenini birinci ağızdan dinledim. Dinledikçe, sadece Ahmet Nafi Kardeşler'in değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk Ticaret Tarihi'ni de çalışmakta olduğumuzu anlamak zor değildi. Ancak en etkilendiğim yanlarından birisinin mütevazılık olduğunu söylemek isterim. Nafi Bey, sadece şimdi değil, tüm hayatı boyunca ve tüm ticari hayatı boyunca öylesine mütevazı bir hayat yaşamış ve öylesine mütevazı davranmış ki, bunu anladıkça yüzü gülümsüyor insanın.

Belgesel tanıtımlarında sıklıkla "mütevazılık imparatorluğu" ifadesini kullandım. Hakikaten öyle. ANK şirketinin uzun yıllardır devam eden faaliyetlerinde, onlarca dünya markası ellerinden geçmiş, Kıbrıs Türk Haklı'nın ihtiyaçları doğrultusunda ithalatlar ve üretimlerle halka, en zor zamanlarda dahi büyük hizmet vermişler.

Şu anda bir dünya markası olan ETİ ile faaliyetleri sürerken dün, yeni merkezlerinin açılış törenindeydim. Türkiye ETİ'nin kurucusu ve onursal başkanı olan Firuz Kanatlı Beyefendi de törendeydi, yeni nesli temsil eden oğlu Firuzan Kanatlı ile birlikte. Gerek Nafi Bey ve yeni neslin temsilcisi Hüseyin Türkoğlu, gerekse Firuz Bey ve oğlu Firuzan Kanatlı'nın konuşmalarını dinledikten sonra, bir kez daha "mütevazılık" ifadesinde ısrarım arttı.

"Krallarla gezsen de, halk geçebiliyorsa aklından…" demiş şair. Mesele bir yere gelmek değil, geldiğin yere onurlar ve sevilerek gelmek ve orada öyle kalmak, kalabilmek.