Güneşe gömüldüler

Yayın Tarihi: 22/03/17 07:30
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
"Nereye giderseniz gidin, ülkeniz peşinizden gelir. Artık siz orada yaşamasanız da o içinizde yaşar."

Afganistan'ın işgal yılları. Ruslar ve Amerikalılar, kendi emperyalist emelleri doğrultusunda ülkede işgal girişiminde bulunmaktadırlar. Sürekli kukla hükümetler gelir gider. Bombalar, ülkenin üzerine yağmur gibi yağarken, Afgan halkı yaşamak için didinip durur. Bu arada çekilen çilelerin yanında insanların dayanışmaları, buruk aşklar, idamlar, acılar bütün şiddetiyle devam etmektedir.

Meryem, kendisine "harami" diye seslenildiğinde henüz beş yaşındadır. O, bir zengin adamın hizmetçisinin gayrimeşru çocuğu olarak dünyaya geldiği için babasının üç eşinden olan dokuz üvey kardeşi tarafından bütün meşru şeylerden men edilmiştir. Bu yüzden ona harami gözüyle bakılır, doğduğundan beri.

Annesi Nana da kendisi gibi sürekli horlanır. Annesi öldüğünde Meryem on üç yaşındaydı. Bu "harami"den kurtulmak için babası Celil tarafından Kabil'de yaşayan eşi ölmüş Raşit'e zorla verilir. Zorla da olsa harami denmesinden kurtulacağını düşünür. Çünkü o diyarda harami "piç" demektir.

Meryem'in, kaderine razı olmaktan başka çaresi kalmamıştır. Çocukluk anılarını içine gömerek Raşit'le Kabil'de yaşamaya başlar. Bir daha da çocuğu olamayacağı için kocası tarafından dışlanır.

Bu arada Afganistan'ın çilesi bitmez. Sürekli değişen hükümetler. İnsanların üzerine atılan bombalar yağmaya devam eder. Taliban hükümeti iktidardadır. Şeriatın katı kuralları uygulanır.

Bu hikaye acıların unutulamadığı yarım kalan hayatların serüveni ile sona ilerleyen, Khaled Hosseini'nin "Bin muhteşem güneş" romanının konusu.

*

Her ülke kendi acıları üzerinde yükselir. Afgan halkının yaşadığı zulüm ne kadar zamandır İran'da da yaşanmakta. En büyük örneği ise kendi topraklarının aydınlık geleceği için çalışan sanatçıların, aktivistlerin, düşünen insanların başına gelenler. Bir yönetmen Jafar Panahi, genç bir yönetmen Kerimi, aktivist Mortaza Moradpour, Reuters Vakfı çalışanı Nazanin Zaghari gibi pek çok insan tutuklu.

Kimi Panahi gibi, 6 yıl hapis cezasına ve 25 yıl senaryo yazmama ve film çekmeme cezasına çarptırılmış, kimi açlık grevinde ölüm orucunda. Sadece 2016'da 530 kişi idam eden İran için daha söylenecek çok söz var.

Dünyanın bir yerinde bunlar yaşanırken/yaşanmışken, insan olanın üzülmemesi mümkün değil.

Öyle ki Panahi bir mektubunda, "Senaryo yazmamı, film çekmemi engelleyebilirler ama ülkemin güzel geleceğini hayal etmeme engel koyamazlar" diyordu.

Nasıl ki, Yılmaz Güney, Nazım Hikmet, Deniz Gezmiş kalplerinde ülkelerinin aydınlık gelecekleri için öldüler ve Nazım'ın şiirindeki gibi "güneşe gömüldüler"se, Panahi ve benzer zulümlere uğrayanlar da halkın vicdanında güneş kadar aydınlık.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları