Aziz Nesin'i tanımak

Yayın Tarihi: 20/06/17 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Soğuk bir kıştı. Bir Akdenizli için Batı Karadeniz'in kışı hep soğuktur. Eski ama sıcak bir kafeteryanın derin bir köşesinde oturmuştuk. "Hiç yıldığınız oldu mu?" diye sordum, haddime düşmeyerek. Elindeki kurşun kalemle, yazmakta olduğu satırların altına bir çizgi çekti. O çizgiyi, üzerinde kalemle gidip gelerek kalınlaştırdı. Kalemi kağıdın üzerine bıraktı. Sert yüzü gülümsedi. Cevap vermek için düşünmüyordu bu arada. O, cevap vermek için hiç düşünmezdi. "Büyük dalgalı bir denizde sal gibiyim. Ülkemin çocukları hızla büyürken, buna vaktim yok" diye yanıtladı beni, unutulmaz bir cevapla.

Ne, çok kazanma derdi oldu ne de kazandığını kendine saklama. Çocuklara harcadı her şeyini. Muhtaç çocuklara. Hep dalgalarla boğuşma derdi oldu, hayatı çok sevdiği için. O insana hep inandı, doğaya, doğanın mucizelerine. Yaşamayı ve yazmayı ibadet bildi.

*

Sadece özel günlerde anılmasın isterim hep insanlar.

Apansız da anılsınlar. Bu nedenle bugün konum tanışma serüvenimiz de bir hikaye kadar derin olan Mehmet Nusret, sizlerin bildiği ismi ile hocam, kalemimden tutan Aziz Nesin. Sadece ustamdır diye değil!

Sadece aklıma şimdi düştü diye değil. Bilakis, o sıkça aklımda. Her kalemi elime aldığımda üstelik...

Bir gerçek usta Aziz Nesin'i hatırlatmak istedim sizlere.

Aziz Nesin.

Türk edebiyatının, sadece romanları, hikayeleri, anıları, tartışmaları, senaryoları ya da oyunları ile değil, "düşün" dünyasına getirileri, düşüngesi (idealizmi), duruşu ve söylemleri ile de hep sıcak günler yaşamış ve yaşatmış bir düşünür, bir yazar.

Aydın oluşunun, aydınlatma arzusunun sıkıntıları ile geçti ömrü, onu kaybedene kadar. Ben onu çok özel tanıdım. Ara ara görüştük. Her defasında tanımlamakta zorlandığım heyecanlar duydum. Çalıştık, öğretti.

Gözlerinde, bir yazarın, bitmek tükenmek bilmez zamanları dilediğini, bitmek tükenmek bilmez yazacakları olduğunu görmek hiç de zor değildi. Bana da aşıladı.

Kendine özgü yazım biçimleri, Türkçeye kattığı onlarca ifade biçimi ve sözcük oldu. Yaşadığı sürece en çok üreten yazarlar arasına girdi. Bir Türkiye gerçeği olarak onlarca defa tutuklandı, öldürülmek istendi bir o kadar.

Ama o yazdı. Sadece yazdı. İyi ki de yazdı.

Marko Paşa'nın, Tenin'in, Aydınlık'ın, Dolmuş-Karikatür'ün, Zübük'ün yayımcısı ve yaratıcısı oldu. Her biri Türk edebiyat tarihinin en değerli eserleri arasında sayılan bu yayımlar ve eserlerin sahibi Aziz Nesin, diğer bilinen adı ile büyük usta Mehmet Nusret.

Toplumun her durumunu en zeki mizahi anlatış ve eleştiri ile yansıtmayı yıllarca hayat felsefesi edinen Aziz Nesin, Türk insanının ilerlemesi için çok düşündü, çok istedi, çok yazdı. Başına her ne geldiyse o, yazmayı sürdürerek direndi.

Yazdı. Sadece yazdı. Okuyalım diye…

İyi ki de yazdı.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları