Dernek başarısızlıklarımız

Yayın Tarihi: 15/01/18 07:00
okuma süresi: 3 dak.
A- A A+
Herkes bilir. Bu ülkede yüzlerce dernek ve benzeri sivil toplum örgütü var. Yine yüzlercesi sadece "tabela derneği". Adlarını bir referandumda, bir cumhurbaşkanlığı seçiminde ve benzer durumlarda "ben şuncuyum", "ben buncuyum" diye açıklamalarda duyduğumuz dernekler bunlar.

Hatırlayacaksınız, çeşitli politik dönemlerde, derneklerin sayısal yarışı ortaya çıkar. Adaylara veya fikrlere destek bildirenlerle dolar her yan ve sayısal olarak toplarız. Bunun yanında şu kadr dernek, şunun yanında bu kadar dernek diye. Bu moda oldu!

Olacak iş değil!

Adında, kültür kelimesi dahi olan dernekler, siyasetin tam içinde hatta taraflıca bir menfaat peşinde koştukları izlenimi veren 'destekler' açıkladılar. Kendi öz görevlerini ve amaçlarını unutarak bunları yaptılar üstelik. Siyaset yapmasınlar demek mümkün değil. Hayat siyaset!

Ancak taraf olmaları tedirgin edici. Örneğin, şu adaya destek veren dernekler, o adayı desteklemeyenler için bir sivil toplum hareketi değiller mi?

Üstelik, bir çoğu da bu süreçlerin ardından yine ortadan kayboldular. Ta ki yeni bir sayısal kavgada ortaya çıkıp, taraflardan birinin yanında durduklarını açıklayıncaya kadar.

*

Bazı derneklerimiz de bunu yapmadı ama iç çalışmaları diktatörlüğe dönüştü.

20 yılı aşkın bir süre dernek başkanını değiştirmeyen bir derneğe ya da benzeri sivil toplum örgütüne bunun
nedenini sorsak nasıl yanıt verirler?

"Başkanlığa getirecek başka insan bulamadık" diye mi? Yoksa "koltuğu çok sevdim bırakamıyorum" diye mi? Ya da "bu işi en iyi ben bilirim" diye mi? Veya "kendimden sonra kimseyi hazırlamadım tek adım kaldım" diye mi?
Allah aşkına nasıl açıklarlar? Bu çalışmalar bir dönüşümü, bir bayrak yarışını içermiyor mu? Birlikte birşeyler yapma temelinde bir araya gelinmiyor mu? O zaman neden onlarca yıl başkanlar değişmiyor, hatta bu nedenle insanlar yeni dernekler kurmak zorunda kalıyor?

O kadar çok soru var ki! Yanıt bekleyen ama kimsenin üzerine alınmadığı sorular!

Oysa iyi düşünenler, bencil olmayanlar da yok değil! Örneğin bazı sivil toplum örgütleri doğruyu buldular ve başkanlığı 2 dönem gibi zamanlamalarla sınırlı hale getirdiler. Demek ki isteyince oluyor!

Toplumdaki kredisinin tüketilmemesi ve imajın güçlü kalması için de bu şart!

Darısı koltuğa yapışan başkanları olan derneklerinin başına!
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları