Sen istediğin kadar kılıçla yönet...

Yayın Tarihi: 16/01/18 07:00
okuma süresi: 3 dak.
A- A A+

Gelecek, 'yaklaştıkça uzaklaşan bir şey gibi' geliyor bazen. Yolculuğa çıkılmış ama hiç varılamayacak bir nokta gibi. Oysa bugün yapılan her şey, sonuçları ile geleceğin de parçası oluyor.

Başta tıp. İnsanı yaşatmaya koyulmuş bir bilim ve bir diğeri silah üretimi, insanı -sözde- korumaya ancak gerçekte öldürmeye koyulmuş bir alan.

Tüm karmaşa burada başlıyor. Tüm savaş, yaşatmakla öldürmek üzerine çalışanlar arasında. Bob Marley, kurşunlara hedef olduğunun ertesi günü çıktığı sokakta, "dinlenseydiniz en azından" diyenlere; "dünyayı kötüleştirmeye çalışanlar dinleniyor mu?" sorusu ile yanıt vermişti.

Tıp alanında araştırma yapan bir bilim adamı, hastalıkları yenmek, yaşama katkı koymak kutsallığı ile gecesini gündüzüne katıyor. Başardıklarının gururu, başaramadıklarına yoğunlaşma motivasyonu sağlıyor. Peki ya silahları üretenler? Daha çok insan öldüğünde, başardıklarına inanıp, yeni "öldürme" teknolojileri yaratmak için mi motive oluyorlar?

"Gelecek, gömülmüş bir saatli bomba gibi, ama bugün tik taklarını duyuyoruz" demişti Stephen Spender. Ölüm makinesi üretenler için tam da böyle.

Bir mitolojik hikayeden ders almalı.

"Demokles, M.Ö. 4. yüzyılda Sirakuza'yı yöneten ve zalimliğiyle ünlü korkunç tiran Dionysios'un sarayında yaşamaktadır. Tek istediği bir gün Dionysios gibi bir yönetici olmaktır. Bu nedenle ona övgüler yağdırmaktadır. Demokles'in bu yağcılığı Dionysios'un da gözünden kaçmaz, ona iyi bir ders vermek ister. Demokles'e krallık giysilerini ve altın tacı giymesini ve onuruna verilen ziyafette ülkenin tiranıymış gibi davranmasını emreder. Demokles bu duruma mutlu olmuştur ama mutluluğu tahta oturmasından kısa süre sonra sona erer. Çünkü kafasının üstünde, tek bir kıla bağlı büyük ve keskin bir kılıç sallanmaktadır."

*
Dünyayı kılıçla yönetenlerin sonu kılıçtan gelecektir. Hal böyle iken yönetenler, halklarının saygısını kazanmak için zor kullanma ve şiddet haricinde yollar ararlarsa hepimiz için daha iyi olur.

İnsan öldürmeyi meşru kılan tüm etkenleri kabul etmeyen bir yazı kaleme almış olsam da Nazım'la tamamlayayım. Bir tat vermek için ruhlarınıza.

Denizin üstünde ala bulut, yüzünde gümüş gemi
içinde sarı balık, dibinde mavi yosun
kıyıda bir çıplak adam, durmuş düşünür.
Bulut mu olsam, gemi mi yoksa?
Balık mı olsam, yosun mu yoksa?
Ne o, ne o, ne o.
Deniz olunmalı, oğlum,
bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları