Vebal büyük

Kıbrıs Postası'nın okunma oranı ortada. Dünkü röportajdan sonra özellikle sosyal medyadan beni bulanların mesaj bombardımanına uğradım. Genel olarak İslâm'dan bahsetmek isteyen bireyler, "Yeni İslâm"ın nasıl şekilleneceğini merak ediyorlar.

Ben nereden bileyim!

Öncelikle Kıbrıs Postası'na sevgili Polat ve Rasıh'a teşekkürler. Zamanlama güzel oldu.

Teker teker yanıtlayamayacağım sayıda olan sorulara buradan yanıt vermek isterim ve bu sadece kişisel görüşlerimdir. Yani dini bir anlatım yapamayacak kadar fakir olmamız öğretildi. Kendi düşüncelerimi paylaşmakla sınırlıyım bu nedenle.

"Yeni İslâm" diye bir şey yok. Çünkü "eski" diye de bir şey yok. Dinler eskimezler. Hele hele bu İslâm ise, ona gönül verenler bilirler ki, Kur'an ve Sünnet eskimekte değil, bilakis gerek sosyal bilimler gerekse bilim camialarınca daha yeni yeni anlaşılıp şaşkınlıkla karşılanıyor.

İslâm eskimez ve yenilenmesi de söz konusu değildir. Dün Kıbrıs Postası'nda yayımlanan söyleşimde de belirtmiştim. "Değişim" denen mesele bir Mecelle kaidesinde açıkça anlatılır ve buna göre Kur'an ve Sünnet'de değişim söz konusu değildir. Bu temeller dinimizi var eden temellerdir. Çağ onları adım adım keşfetmektedir ve yenilenme gibi bir dertleri yoktur. Bilakis hâlâ çağın onların gerisinde olduğunu söyleyebilirim.

Ancak, İslâm'ın içtihat hükümleriyle ilgili olan yorumlar yeniden yorumlanabilir. Meseleyi bu konu başlığı dışında konuşmak yersizdir.

İslâm Hak dinidir, güzellikler dinidir, terazinin şaşmadığı adalet dinidir, iyilik ve hoşgörü dinidir, insanlığın kurtarıcı dinidir, insanlık onurunun koruyucu dinidir…

Sadece bu kıstaslar bile, türeyen "Sözde şeyh" hokkabazların erişemeyeceği erdemlerdir.

İslâm erdemli olmanın edepli olmanın dinidir.

Sapkınların, her yemininde bin yalan olanların, sahtekarların, dini kullanarak insanların duygularını sömürenlerin, pedofili hastalarının, dolandırıcıların, dini her an kendi menfaatlerine alet edenlerin dini değildir.

Şimdilerde türeyen bu hokkabazlar da elbet Allah'ın gazabından kurtulamayacaklardır. Şeyh Nazım Kıbrıs'ı Hz. derdi ki "İmam sadece kendisinin değil, arkasında namaz kılan herkesin vebalini taşır."

Şimdi söyleyin, İslâm'ı sapkın çıkarlarına göre anlatanlar, dinleyen herkesin vebalini ve bugüne kadar İslâm'a emek veren onca evliyanın enbiyanın, şehit şehidanın vebalini taşımıyorlar mı?