Nefsi yenmenin ödülü
İhtiyar adam sakince "Allah yolunu açık etsin" deyip işine devam eder. Sultan, onun bu olgun haline bakıp, dünyaya gönül bağlamayan, lazım olduğu kadar çalışan ve tevekkül sahibi bir kişi olduğunu anlar.
Dedenin nasıl karşılık vereceğini merak ederek; "Uzak yerden geliyorum. Karnım aç, yiyeceğin var mı?" diye sorar. Bunun üzerine ihtiyar adam, biraz ilerde iki taşın üzerine yerleştirilmiş tencerede pişmekte olan yemeği işaret ederek; "Pişmek üzere, işte orada, karnın doyuncaya kadar ye!" der. Padişah; "İyi ama, ardımdaki ordu da aş ister" deyince, yaşlı adam bu kez "İşte tencere orada, indir sen de ye askerlerin de yesin. Hepinize yeter inşallah!" diye cevap verir. Sonra tarlasını sürmeye devam eder.
*
Bu hikayenin devamı rivayettir. Sultan Mısır'dan zaferle dönerken bu yaşlı ihtiyarı ziyaret eder. Kendisine bir dileği olup olmadığını sorar. Yaşlı adam da Sultana, "kolunuza sardığınız mendilimi isterim" der. Bundan da anlaşılır ki, Mısır Seferinde yaralanan ve kendisine uzatılan bir mendili koluna saran sultana o mendili veren asker bu ihtiyar adamdır. Ve Anadolu'nun erenlerindendir.
Ders verici olanı tevekküldür aslında, gönül tokluğudur. İnsan ve nefsi arasındaki savaşta, zafere ermenin ödülüdür.
Şeyh Nazım Kıbrısi'nin dediği gibi; "gönül ister ki, insanlar, bırakın yakınlarına, en uzaklarına bile avuçlarını hep açık tutsunlar. O avuca koymak isteyen koysun, almak isteyen alsın. Hayatın geçiciliği ve hiçliği böyle anlaşılsın."
Sultan'a Erenlere ve Şeyh Nazım Kıbrısi'ye Rahmetle.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.