Sakın almayın! Sakın okumayın!

Yayın Tarihi: 25/07/18 07:00
okuma süresi: 3 dak.
A- A A+

Önceki sabah ofisime gittiğimde, masamda benim için bırakılmış bir kitap buldum. Asistanıma kim getirdiğini sordum. "Bir hanımefendi" dedi.

Birkaç nedenle kitabı hemen elime aldım.

Bu nedenlerden ilki Kıbrıs'ta üretilen her kitabı önemserim. Hepsini beğendiğimi söyleyemem ama her birinin önemi vardır. Kim üretmiş, içinde ne varmış, acaba yeni ne öğreneceğim gibi heyecanlarım da kitabı hemen elime alışımın nedenleri arasında.

Kadın bir kitap yazmış. Derlemiş aslında. Dergi büyüklüğünde kalın bir kitap. Kuşe kağıt. Kapağında, ortadan bölünmüş bir çerçeve var. Renkli kapaklı. İçinde bir çok isme teşekkür de var. Eksik de olsa kaynakları bile var.

Sakın almayın! Sakın okumayın!

İlk kez. Bir kitaba büyük tepkim var. Genelde her kitabın yaşaması gereken bir hayatı olduğuna inansam da 21. yy'da artık olmaması gereken içeriklerin olduğunu anlamamız lazım.

*

Kıbrıs'ta 60'lı yıllarda yaşanan; Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler arasındaki çatışmaları anlatan kitap, bir Türkün kaleminden çıktığı için, tam bir Türk tezi. Bunda sorun yok. Her insandan aynı adil dengeyi veya tarafsız ve barışçıl sağduyuyu beklemek mümkün değil.

Ancak kitap, savaş cinayetleri, katliamlar, toplu kıyımlar ve bebekten yaşlıya, savaş süresince ölen insanların toplu ya da tek tek cesetlerinin fotoğraflarını kronolojik olarak içeriyor.

İnsanın okumaya gücü yetmez. Hızlıca bakıp kapattım.

Gördüklerimin dehşeti hala gözümün önünde.

Bu nefret söyleminin daniskasıdır.

Bunlar yaşanmadı, bunlar unutulsun, bunlar hiç olmamış gibi yapalım dediğimi düşünmeyin sakın. Aksine bunları bilmeliyiz ama bu şekilde bir nefret kitabı ile değil.

Kayıpların aranması ve bulunarak ailelerine verilmesini bile barışçıl bir akıl olarak bulmak mümkün değilken, geçmişin acı yükünü, geleceğin nesillerine yüklemeye hakkımız yok.

Onlara bilgi vermeliyiz.

Önceki zamanlarda yaşananların tekrar olmaması için gereken önermeleri tesis etmeliyiz. Ama bunu ırkçılıkla, nefret ettirerek, düşmanlık aşılayarak yapmak akıl işi değil, bu çağa uygun değil.

Yazık olmuş, bu kitaba harcanan her kuruşa, her emeğe.

*

Barışçıl bir iletişim dili kullanmak, iletişimsel bir yapıcı bilgilendirme yapmak, hoşgörüyü geliştirerek hatırlatmak gibi rasyonel yöntemlerden uzak kalmak, aslında gelecekten de uzak kalıp geçmişe gömülmektir.

Barış dilinin ne kadar önemli olduğuna bir "olumsuz" örnek olarak, bu kitabı unutmayacağım.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları