Zeitgeist ve Nazım
Zamana dokunmak, Almancadaki "zeitgeist" gibi zamanın ruhuna inanmak kadar heyecan verici. Yıllar önce ustanın ağzından dökülen şiirlerini duyma mutluluğunu tadalı bir yıl geçmiş. İşte zamanın ruhu böyle bir şey. Doğduğu anda başlıyor insan ölmeye. Buna rağmen, aslında inananlar için insan ölmez, ölümü tadar sadece.
Zaman; yaşamın başlaması, devamı ve sona ermesi adımlarının, biraz gerçek biraz da bizim yarattığımız bir şey aslında. Önemli olan yaşam denen bu serüvenlere neleri sığdırdığımız "sağlıkla, mutlulukla, huzurla, sevgiyle ve iyilikle". Gerisi teferruat.
*
"Zeitgeist" yani Zamanın Ruhu. Zaman dönencelerinde en çok fark ederiz, zamanın bir ruhu olduğunu. Öyle ki, dönenceler bize zamanın hep var olduğunu anlatırlar. O durur ve biz geçeriz sanki önünden, bir yolculuk bu. Bıraktığımız izlerle, anılarla. Büyük Usta'nın 50 yıl sonraya taşınan sesi ile mesela. [...] Yine telif hakkı nedeniyle bir kısmını paylaşacağım zaman ötesinden gelen Nazım Hikmet şiirini ve orijinal kitabından okumanızı önererek, şiirin tamamını ve diğerlerini.
"Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden.
Gölgem gibi demiyorum,
çünkü hasret yanımdaydı zifiri karanlıkta da.
[...]
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden.
Açlıktı, susuzluktu demiyorum,
sıcakta soğuğu, soğukta sıcağı aramak gibi de değil,
giderilmesi imkânsız bir şey,
ne sevinç ne keder,
şehirlerle bulutlarla türkülerle de ilgisiz,
içimdeydi dışımdaydı.
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden.
Zaten elimde ne kaldı bu yolculuktan,
hasretten gayrı."
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.