İngiltere'nin kibirine dönüşü

Sadece son birkaç güne medya üzerinden bakmak bile İngiltere'nin ne derece dengesiz ve adaletsiz bir bakış açısı içinde olduğunu anlamaya yeterli.

İsrail'in "genişleme" kararlarını ırkçı ve işgalci bulan İngiltere örneğin kendi ülkesinde, siyahi insanlara, Asyalılara ve etnik azınlıklara aynı işi yapsalar da İngilizlerden yüzde 10 daha az maaş ödediği ortaya çıktı. Üstelik planlı ve bilerek.

Öte yandan İsrail'i adaletsizlikle suçlayan aynı ülkede 2018'de 600 evsiz sokakta, soğuk ve açlıktan öldü. Sözde adaletini her yerde dile getiren İngiltere yönetiminin adaleti böyle.

Sözde Filistin'e destek çıkıp İsrail'e karşı nefretini pekiştiren İngiltere ile ilgili bir istatistik daha:

Son 5 yılda İslam'a karşı nefret suçları 5 kar arttı ve 2017-18 döneminde 71 bin nefret suçu işlendi.

Peki İsrail - Filistin cephesinde açık taraf olan İngiliz hükümeti bu İslam karşıtı nefretin ilerlemesine müdahale etti mi? Elbette hayır.

53 milletvekilinin talebine rağmen İslamofobi'yi bir nefret suçu olarak yasaya eklemeyi bile uygun görmediler.

Sözde barış yanlısı olduğunu ifade eden May ise Karadeniz'e savaş gemizi göndererek de bunu gösteriyor (!)

Biz ise 50'li ve 60'lı yıllarda Kıbrıs Adası'nda olur bitenlerden biliriz İngiltere'nin adaletini. Yüzyıllarca sömürdüğü her coğrafyayı çatışmalarla, baskı ve zorbalıkla yönetmiştir.

Şimdi çıkıp İsrail'i işgalci ilan etmelerine kimse inanmaz.

Tarihin en tehlikeli entrikalarının mucidi İngiltere sömürgeciliğini siz, brexit sonrası yeni toparlanma döneminde de göreceksiniz. AB'nin "uyum" başlığı altındaki konsensus süreçlerinden bağımsız kalınca İngiltere bakın nasıl özündeki kibirine dönecek!