Güzel günlere inanmalı insan

Yayın Tarihi: 11/03/19 07:00
okuma süresi: 3 dak.
A- A A+

Kazanmak kolay değil! Ne, kolay kazanıldı ki? Mücadele etmeden neye sahip olundu? Kolay kazanılan ve değerli olan ne var? Kazanmanın ruhu değil midir mücadele? İnsanın kişisel mücadelesi daha anne karnında başlıyor. Dokuz aylık mucize, ceninin kendi mücadelesini, yaşama tutunuşunu da içeriyor. Sonra dünyayla buluşma vakti geliyor... Alınan her nefesle hayata bağlı kalma, büyüme, olgunlaşma. Öğrenme, gelişme, hata yapma, doğruyu bulma... Bireysel mücadeleden sıyrıldıkça kazanılan toplumsallaşma, bir arada mücadeleye devam etme... İnsanın kendi macerasında içgüdüsel başlayan kişisel mücadelenin ailesine, çevresine, toplumuna duyarlılık kazandıkça gelişerek sürmesi...

Mücadelenin bittiği yerde hayatın da biteceği bilinciyle, yaşamın her anında mücadele.

Bireysel olarak daha iyiye ulaşmak için sürdürülen mücadeleyi toplumsallaştıran da aynı dürtü. Daha güzel günlerin gelmesine inanmak ve gelmesi için mücadele etmek. Daha demokratik... Daha refah... Daha güzel günler...

Nice derin karanlıklardan tüm bir toplum olarak çıkarak, en aydınlık geleceklere ulaşmak... Mücadele hep var, coğrafya tanımaz, din dil ırk bilmez bir ihtiyaçla, bir içgüdü ile mücadele hep var…

"Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu. Ve yıldızlar öyle ışıltılı öyle ferahtılar ki... Şayak kalpaklı adam, nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden, güzel, rahat günlere inanıyordu. Gülen bıyıklarıyla duruyordu mavzerinin yanında. Birden bire beş adım sağında onu gördü. Paşalar onun arkasındaydılar. O, saati sordu. Paşalar 'üç' dediler. Sarışın bir kurda benziyordu. Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı. Yürüdü uçurumun kenarına kadar, eğildi durdu. Bıraksalar ince uzun bacakları üstünde yaylanarak ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak, Kocatepe'den Afyon Ovası'na atlayacaktı…"

Yukarıdaki paragraf Nazım Hikmet'in şiiri. Atatürk'ü Büyük Taarruz esnasında anlattığı şiiri. Güzel mavi gözlü adamın, son nefesinde, yiyemediği "enginarı" istediği son sözlerine kadar sürdü mücadelesi.

Biz de hak ediyoruz...

Ne zaman geleceğini bilmiyoruz ama Nazım Hikmet'in şiirindeki gibi güzel günleri bekliyoruz.

İç meselelerle, siyasi konularla kafa yormayan bir halk olmak, hayatın akışından mutlu olmak, toplum estetiğinin geliştirilmesiyle ilgilenmek istiyoruz...

Artık yeni şeyler söylemek lazım. Yeni güzellikler umut ederek!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları