Hayallerimiz olur belki yeniden

Yayın Tarihi: 08/05/19 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Biz büyüyoruz, kocaman insanlar oluyoruz. Bugünü anlama gayreti ile günü tüketirken, koca koca insanlar olarak yola yeni çıkmış çocukların daha bugünüyle uzlaşamadan onları anlayamadan, geleceklerini çözmeye, anlamaya çalışıyoruz. Büyük büyük yaşlarda bir ülkeyi yönetirken, 40-50 yaş küçüklerimizin ne istediğini anlamaya çalışmadan onların 40-50 yıl sonralarını planlamaya çalışıyoruz.

Umutsuzca, başarısızca.

Sonu gelmeyecek bir devinimle, günü kurtarıyoruz.

*

Büyüdükçe bozuluyor insan. Doğduğu anki saflığı, yaşadıkça kalkıyor ortadan. Bir yarış var sanki kirlenmeye yönelik, kendi içimizde ve kendi kendimize. Özdemir Asaf'ın dizelerindeki gibi, "Tüm renkler kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler".

Bembeyaz doğan bizler, hangi renkte son buluyoruz? Herbirimiz şu an hangi renkteyiz, başladığımız renge ne denli ihanet içindeyiz?

Duygularımız, düşüncelerimiz, bizimle büyüdükçe, dışsal etkiler onlara şekil veriyorlar, giderek daha da çok dışsallaşıyor, içimizden kaybediyoruz. Eksiliyoruz.

Nasıl saf ve karşılıksız, nasıl içgüdüsel ve içten olabilir insan? Büyümenin sonucu mu tüm düşmanlıklar? Çocuk kalsak, hep çocuk olsak, nasıl da çözülür kendimizce tüm sorunlar?

*

Birgün bir berber sandalyesinde ağalamalısın, korkup berber amcanın makasından.

Ne olduğunu anlamadığın için telaşlanmalısın, kalbin korkunun telaşıyla atmalı 'yerinden fırlarcasına' deyimini içerecek kadar. Yanı başında babanı görerek, elini tutuşunda sakinleşmelisin sadece.

Çıktığın bir yolun sonuna bakmazsızın, mekansız ve coğrafyasız, sonsuzluğa yürüyen bir çocuk gibi yapmalısın tüm yolculuklarını.

Dönüş hesapsız gidişlerin olmalı.

En çok umudunu yitirdiğinde, sınır tanımaz bir dünyayla, yaşadıklarını sorgulayan bir çocuk olmalısın, kalbine dönerek! Aldığın yanıta sadece o anın anlamı dışında anlam yüklemeden sorular sormalısın. Dünyanın tüm acılarına göğüs gerecek kadar, güler yüzlü, ama duyduğun, acı kadar ağlayabilen bir çocuk olmalısın.

Kırgınlıkları günübirlik yaşanmalı, uyukunda tüm kırgınlıklarını unutturan meleklerle tanışmalısın.

Söyleyecek sözü olan bir çocuk olmalısın. Söyleyemeyeceğin zamanlar olduğunda bakışınla, duruşunla anlatmalısın, söze hacet duymadan.

Yaşama telaşın, günü yaşamanın önünde olmamalı. Hayatının tüm dengesizliklerinden habersizce, yaşamakta olduklarınla dengede durmalısın.

Sessizliğini bir bencilliğe değil, sadece bir yemek istemek için bile bozlamısın. Çıkardığın gürültü kadar çocuk olmalısın.

Her güne, programlar ve planlarla uyanmak yerine, günün seni istediği gibi programlamasına müsaade edercesine uyanmalısın.

Hatıralarından aldığın güçle olmamalı paylaştıkların. Kocaman bir bugün ve hep gözün ileride yarınları paylaşmalısın. Her durumla ilgili önceye ait söyleyeceklerin sınırlı ama sonrası için bileceklerin sınırsızca yaşamalısın.

*

Çocuk olmalısın.

Hala bunu yapamadıysan bundan sona yapmalısın.

Tamamen yapamam diyorsan, bir süreliğine yapıp çocuk olmanın erdemini tatmalısın.

Hep çocuk olup, hep çocuk kalmalısın. Dünyayı birde böyle yaşamalısın. O zaman, bir çocuğun gözünden bakıp, en doğrusunu görerek yeniden büyürsün.

Yeniden ve kusursuz bir çocuk kalbiyle.

Belki o zaman daha anlamaya çalışarak büyürüz. Belki o zaman geleceği bu kadar uzun boylu başarsızlıklara ipotek bırakmak yerine, çocukların ne istediğini bilerek kurarız.

Belki o zaman daha saf olur her şey ve hayallerimiz olur yeniden.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları