Avrupa'da bir hayalet dolaşıyor: Faşizm hayaleti

Yayın Tarihi: 28/05/19 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Yazının başlığı, okuyanlarca anlaşılacağı gibi; Karl Marx ve Friedrich Engels'in 1848'de birlikte kaleme aldıkları, dünyanın en değerli eserlerinden biri olan Komünist Manifesto'dan esinlenmiş bir başlık aslında.

Ne acıdır ki ironi yaptığım konu, onların manifestosu gibi, birlik ve beraberliği, hümanizm ve kardeşliği değil; ırkçılığı ve prematüre bir faşizmi eleştirmek içindir.

Oysa, Marx ve Engels kaleme aldıkları, insancıl manifestolarına, "Avrupa'da bir hayalet dolaşıyor - Komünizm hayaleti" cümlesi ile başlamışlardı. Oysa İsviçre'den gelen, demokrasi ve hoşgörünün beşiği diye adlandırdığımız İsviçre'den gelen ve tarihi bir hataya attıkları imzayı vurgulayan haber yazımın başlığını fazlasıyla hak ediyor!

Üç yüz bin Müslüman'ın yaşadığı İsviçre'de iki ırkçı parti, "Minare yasağına evet" kampanyasını bir referanduma kadar ilerlettiler ve referandum gerçekleşti. En demokratik ülkelerden olduğu görülen bir ülke olan İsviçre, bunun taban tabana tersine bir karara imza atarak tarihi bir lekeyi alınlarına yazdılar.

Yapılan referandumda katılanların sadece yüzde 59'u istedi diye İsviçre'de minare yapımı yasaklandı!

Katılanların oranı ise, nüfusun sadece yüzde 54'ünü oluşturuyor.

Kaldı ki İsviçre topraklarında 300 bin Müslüman yaşamasına rağmen sadece minaresi bulunan 4 cami var. 300 bin insana sadece 4 minareli Cami. Ve artık beşincisi de olamayacak.

'Demokrasi çoğunluğun dediği mi?' Konusu tam da bu noktada tartışılmalıdır. Modern zamanlarda demokrasi en genel hakları azınlıklara dahi en çok tanımayı bir uzlaşı kültürü çerçevesinde değerlendiren bir yapıdır. Peki ya İsviçre'de olan?

Hatırlayacaksınız, Hitler'in partisi de dönemin Almanya'sında, çoğunlukla iktidara gelmişti. Hatta tüm icraatlarını da çoğunluk kararları ile almıştı. Peki şimdi bir inanca yönelik gelişen bu saldırı ne kadar demokratiktir?

Yoksa Avrupa'nın ortasında hortlayan bir faşizmin ve ırkçılığın yeni kanıtları bunlar mı?

Çünkü bakıldığında, İsviçre hükümeti ve parlamentosunun başlarda, bu yasaklama düşüncesinin, İsviçre anayasasına, dini özgürlüklere ve ülkenin hoşgörü geleneğine aykırı olduğunu bildirmiş ve girişimi reddettiğini açıklamıştı. Aslında halkın yüzde 46'sı oylamaya katılmayarak bunu perçinledi. BM insan hakları izleme organı da kaygılarını dile getirmişti. Oysa İsviçre'de sağ kanattaki İsviçre Halk Partisi (SVP) ile Federal Demokratik Birlikten (EDU) bir grup politikacı, referandum yapılması için yeterli imzayı toplamıştı. "Alın size demokrasi!" der gibi.

"Minare yasağına, evet" komitesi başkanı Walter Wobmann'ın, sonucu zafer işaretleri ile etrafta gezerek kutlaması ve sevincini gördüğümde inanın siyah beyaz filmlerde Adolf Hitler'in ilk kazandığı seçimlerdeki heyecanlı tavırları aklıma geldi.

Acaba bu ırkçılar, ellerine geçirecekleri ilk fırsatta birlikte yaşadıkları Müslümanlarla ilgi daha ne tür kararlar üretecekler? Ya da gönüllerinden neler geçiyor? Yaşayıp ve görmek üzücü olabilir. Beklememek lazım. Gerçek değeri savunacak bir BM ya da Dünya İnsan Hakları Örgütü varsa, insanların dini inanışlarının siyasi rant malzemesine dönüşmesine de engel olmaları gerekmez mi?

Ben şikâyetçiyim. Elimden gelen başvuruları da yapacağım. Sadece ülkemde olmasına gerek yok. Ya da sadece Müslümanların başına gelmesine de gerek yok. Bir başka ülkede de olsa ve başka bir dine karşı da olsa, inançların özgürlüğü olması gerekliliğini destekleyen her yüreğin de bunu protesto etmesi gerekir düşüncesindeyim. Neticede aynı dünyada yaşıyoruz ve neticede İnsan Hakları Savunucuları her ülkede var.

Şimdi tarihin notları arsına bu iki partiyi SVP ve EDU'yu alın. Çünkü çok geçmeden göreceğiz ki karşımıza daha çok ırkçı eylemleri ile çıkacaklardır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları