Kamusal alanda kendisini rezil edenler

Dünden devam edersem eğer, yine bir özürle başlamalıyım. Çünkü öğretici bir dil kullanmanın acısı içindeyim. Ne haddime.

Gerek medya aygıtlarının herhangi birinde gerekse sosyal medya aygıtlarında; hiç fark etmeden şu diyeceğim geçerlidir. Kamusal alan denen ve "toplumun ortak yararını belirlemeye ve gerçekleştirmeye yönelik düşünce, söylem ve eylemlerin üretildiği ve geliştirildiği ortak toplumsal etkinlik alanı" diye tanımlayabileceğimiz alanlar; modern zamanlarda ve modern toplumlarda, sadece meydanlar, parklar, ev dışları gibi fiziksel mekânlar olarak anlatılmaz. Medyada bir televizyon programı, gazetede bir köşe yazısı, internette bir blog ya da sosyal medyada halka ulaşan ortak bir dünya olduğunun farkındaysanız, bu alanların da artık kamusal alan olduğunun bilincinde olmalısınız.

Ben bu şeyi yazarken, yayınlanacak sayfa, ne benim malımdır ne de gazetenin sahibinin. Yayınlandığı andan itibaren bu köşe bir kamusal alandır ve sorumluluklar taşır. Evrensel bir medya standardı olarak, içeriği oluşturan her ne değer olursa olsun, 8 yaşında bir çocuğun gözlerinin içine bakarak söyleyemeyeceğiniz veya söylememeniz gereken her şey, kamusal alanda da söylenemez.

Bunu ilk kez okuyorsanız üzülmeyin. Bunu sizin gibi ilk kez okuyan ama yıllardır radyo televizyonlarda program yapan öyle çok insan var ki; tam da dün yazdığım gibi!

"7 kirli kelime" başlıklı yazımı belki de bir köşe yazısı olarak ilk kez 20 yıl kadar önce yazmışımdır. Nedir peki bu 7 kirli kelime?

1972'de ortaya konan ve hala Amerika Birleşik Devletleri'nde medyanın kullanmadığı kelimelerdir.

Hiç kimse de bu 7 kelimenin herhangi bir özgürlüğü sınırlandırdığını ya da özgürlüklerin herhangi birisine aykırı olduğunu ileri sürmedi. Neden biliyor musunuz? Çünkü aydınlık akıllar ve medeni insanlar, sınırsız özgürlüğün, özgürlüklerin sonunu getirdiğini bilir.

1972'den bahsediyoruz. 40 yıl kadar önceki bir tarihte, medeni bir toplum bunun kamusal alanda başta çocuklar olmak üzere zararlı olabileceğine ikna olmuş ve uygulamış. Üstelik birçok bilimsel çalışmayı da beraberinde yaparak.

Şimdi soru şu: Dünyanın bir yerinden 40 yıl sonra, bu 40 yılın bile öncesine dönmek ister misiniz?