Kısa tatilde yeşile dair...
![]() | Levent KUTAY ![]() ![]() Yazara mesaj gönder ![]() Yazarın tüm yazılarını görüntüle
|
Zat-ı muhterem validemin “Beni Antalya'ya götürmedin çoktandır” zelzenişi müteakiben, Ramazan dolayısıyla uçak biletlerinin de uygun olması da çakışınca, annem babam ve bendeniz düştük yollara...
Yok yok...
Çok şükür, sağlık falan değil...
Uçaktan indikten ve alandan ayrılmamızdan takriben 20 dakika sonra, daha üzerimizden uçak radyasyonunu silkelemeden, bir AVM kapısında özel koruma detektörlerinden geçerken kendimizi bulduk...
Babam ve ben çay-kahve ikilisini birbiri ardına eklerken, annem bir anda kalabıkta kayboluverdi...
Neyse uzatmayım...
İlk gün az önce anlattığım gibi yoğun temaslarla geçti...
Malum...
Ziyaret dönemimiz, TC'deki seçim sürecine de denk geliyor ya...
E bir nabız yoklaması yapmak ihtiyacı hasıl oldu...
İkinci gün bu konuya ince ince odaklandım...
Öncelikle şunu belirteyim...
Türkiye'de, en azından Antalya'da vatandaşın gündeminde henüz seçim yok...
Sanırım KKTC'nin tümü, bu konuyla daha çok haşır-neşir...
Üstelik de kendi yerel seçimi olmasına rağmen...
Lokantalar, cafeler dolu...
Günlük yaşam standardı aynen sürüyor...
İftar vakti, lokantalar, cafeler, restoranlar daha da dolup taşıyor...
Yollarda, sokaklarda, henüz miyafonlardan şarkılar, konuşmalar duymuyorsunuz...
Dizi dizi, rengarenk küçük üçgen bayraklar bile henüz asılmış değil...
Siyaset, iftar sofraları, mitingler ve TV programları ağırlıklı...
Antalya'da valilik, belediyeler, meydanlarda büyük iftar masaları kuruyor...
AK Parti de CHP de diğerleri de iftar organizasyonlarını ihmal etmiyor...
Gelelim bir diğer konuya...
Antalya Büyükşehir içinde, en büyük belediye Muratpaşa Belediyesi...
Belediye Başkanı'nın Halkla İlişkiler Müdürü kim?
Oya Kansu Uysal...
Bizim Oya...
Kıbrıslı...
20 Yıldır Antalya'da yaşıyor...
Oya konusunu burada kesiyorum... Çünkü onun başarı öyküsü ile ilgili apayrı bir yazı planlıyorum...
Oya sayesinde, buradaki belediye çalışmalarına kısa bir gözatma fırsatım oluyor...
Bizden kat be kat ilerde buradaki yerel yönetim şekli...
Bir kere, her taraf yemyeşil, tertemiz...
Park ve bahçeler resmen cennet... Gerçi bu cennete Antalya'nın iklimi de renk katıyor ama...
Biz de aynı iklimde değilmiyiz?
Belediyeye ait, manzara eşliğinde her kefeye uygun cafeler, çay bahçeleri...
Şehir yaşamı, park ve bahçelerin önemini daha da artırıyor...
Yoğun iş yaşamı içinde, insan, kısa süreli, nefes almak için mola vermek istiyor...
Bunu burada ve dünyanın tüm büyük şehirlerinde görebiliyoruz...
Park ve bahçe konusunda, biz oldukça geri noktadayız...
Yapılaşma arttıkça, doğal yaşam alanları da azalıyor...
Bu dengeyi tutturmamız lazım...
İnanın, bir bankta, birkaç saatliğine dahi olsa, gökyüzüne, yeşile bakarak kendimi dinlenmiş buldum...
Seçimden sonra, istihdam şampiyonu değil, daha yeşil kentler görmek dileğiyle...
İyi pazarlar...