Memleket manzaraları… Rengârenk

KKTC Meclisi yemin törenleri gittikçe ilginç bir hâl alıyor. Artık meydandaki eylem ve gösteriler gittikçe daha da ilginç bir hâl alıyor. Memleketin hâli, televizyon programlarını aratmayacak bir yapıya büründü. Sosyal medya rengârenk, yapılan yorumlar adeta felsefe tabanlı bir zemine oturuyor. Siyasal yapı kaygan bir zeminde, bir o yana bir bu yana devrilip gidiyor. Dolduruluyor vatandaş, sözüm ona kampları sıklaştırıyorlar, az buçuk kişisel reklam, bir şekil, beni unutmayın ben de buradayım kampanyası… Yemin etmeye gelen vekiller büyük bir karmaşa ortamında yeminlerini etmekteler. Meclis kürsüsünde, meydan konuşması yapanlar da yok değil. Sanırım böylesi durumlarda nezaket çerçevesinde farklı renkler deniyor demokrasi adına. Kısacası biz rengârenk.Ardı arkası kesilmeyen olaylar… Toplum alt üst oluyor. Sonra ipin ucu bulunamıyor. Dahası var, vay sen bize bunu nasıl dersin, sen kimsin tartışmaları… Benim meclisimde haddini aşan konuşmalar, kavgalar… Soruşturma açılsın diyorlar… Açılsın. Soruştursunlar bakalım.Konu komşuya da sorsunlar mesela, işsiz kalan gençlere, memleketinden ümidi kesmişlere de sorsunlar. Öncekilere de sormuş muydunuz?İlk kez yaşanmıyor yemin törenindeki bu karmaşa. Daha önce de soruşturmuş muydunuz? 2013 meclis yemin törenini mesela. Ben merak ediyorum. Sosyal medya aracılığı ile tüm bunlar olsun diye yazılmadı mı o ilkyazı… Ya neden? Demokratik hakkını mı kullandı? Zamanlaması gerçekten harikaydı. Yine bir yemin töreni öncesi işler iyice bir karıştırıldı. Kim karıştırdı? Sahi filmin başı nasıldı? Nasıl geldik biz bu noktaya?

Yine bir yemin töreni öncesi basın kendi içinde karıştı ve/veya karıştırıldı… Manşetten çıkan haber bir bomba gibi düştü topluma… Yine bir yemin töreni öncesi… Kıbrıs Rum kesimi seçime hazırlanırken, uluslararası alanda enerji kaynakları üzerine anlaşmalar yapılırken ve Anavatanımız bölgedeki barışı sağlamak için savaşırken… Manşetten girdi haber, sosyal medyadan verildi ilk haber… Bu manşet çıkarılırken tüm bunların olacağı bilinmiyor muydu? Meclis damında iki genç… Sahi bu gençler ne arıyordu? Kırılan cam, çerçeve kime yaradı? Bu oyunu kim kurdu? Kim yazdı? Kim oynadı?Toplumu bölüp bölüp durdular. Dönen oyunlar döndü durdu, toplum dönme dolapta yaşıyor oldu.

Sonuç olarak iki yanlış bir doğru etmediydi, üç kişi yanış söyledi ama diyen de iyi dediydi. Yapmamalıydı. Bize yakışmadı… Diye diye dedik de ne oldu? Bu yaşananlar kime fayda sağladı ona bakmak gerek. Bir kere toplum, devlet ve vatandaşın bu filimden fayda sağlamadığı aşikârdır. Peki ya kimin işine geldi tüm bu olanlar? Bence herkes büyük resmi görmek için heyecanla beklemektedir. Bana sorarsanız, işte tüm mesele haklıların da haksızlar kadar cesur olabilmeleri ve gerçekleri söyleyebilmeleridir. Özgür basın ve özgür düşünce haklarının olduğu bir ülkede toplumun önceliklerine ve kırmızı çizgilerine saygı duyulan, hükümetin sorunsuz kurulabildiği ve erken seçimlerin yaşanmadığı, adaletin, hukuk devletinin hayata geçebildiği bir memleket manzarası için okumaya, düşünmeye, konuşmaya ve yazmaya devam edebileceğimiz günler dileriz… Zaten memleket rengârenk…