Yerel özerklik

Yayın Tarihi: 17/02/18 07:30
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Özerklik kelimesi, kavramsal olarak büyük ve iddialı bir anlam içermektedir. "Özerk"olma…Nasıl"özerk" olunacağı konusunda bile saatlerce tartışılabilir. Neye göre, hangi yasalara göre, hangi koşullarda bir özerklikten bahsedildiği de ayrıca ele alınması gereken bir konudur. Çünkü yerel özerklik deyince ister istemez merkezi yönetim ve yerel yönetimler arasında bir gücün bölüşümünden veya bir başka deyişle paylaşımından bahsediyoruz. Bilindiği üzere, güç ve erk kelimeleri de yönetim açısından oldukça kritik kelimelerdir. Tehlikeli bir başka deyişle… Özellikle de tam olarak kullanmasını da bilmiyorsak… Yerel yönetimlerin özerk olması ise yerellik sisteminin özünde var olmaktadır. Bu çağda, merkeze, merkezi yönetime bağımlı bir yerel yönetim sisteminde bahsetmek sanırım pek de doğru olmaz. Fakat bu durum yerel yönetimlerin özerk olması başlığı altında merkezi yönetimin kontrolü dışına çıkacağı anlamına da gelmemektedir. Burada büyük ve hassas bir denge vardır. Terazinin her iki taraf için de adil olması gerekmektedir. Avrupa ülkeleri yerel özerklik konusunu o kadar ciddiye almaktadırlar ki, yerel özerkliklerini garanti altına almak için çeşitli dokümanlar ve belgeler hazırlamışlardır. Ve bu belgeler, yerel özerklik kavramının devlet anlayışı içerisine yerleşmesinde büyük bir görev üstlenmiştir. Uluslararası alanda yerel özerklik, demokratikleşmenin ilk basamağı olarak değerlendirilmektedir. Yerel özerkliğiniz hala büyük bir tartışma konusu ise, o ülkede yerellikten bahsetmek mümkün olmaz.

Şimdi yerel özerklik için devletlere ve merkezi yönetimlere birçok sorumluluk yüklüyoruz. Yüklemek de hakkımızdır. Fakat tüm bu durum, yerel özerklik konusunda yerel yönetimlere sorumluluk düşmeyeceği anlamına gelmemektedir. Evet, yerel özerklik deyince sorumluluğu merkeze yüklemek, yetki savaşından bahsetmek mümkündür. Fakat bu sistemin en temel unsuru yerel yönetimler, yerel yöneticiler ve personelleridir. Bu iş büyük bir ekip işidir. Belediyelere her türlü kaynak aktarımında bulunulur. Kaynak yaratılır da, peki bu kaynakların etkin ve verimli kullanımı yöneticinin sorumluluğundadır. Personelin günümüz şartlarına uygun bilgi ve beceri ile donatılması, hizmet için eğitimden geçmesi, vatandaş / belediye ilişkileri açısından da, daha verimli bir belediyecilik hizmetleri açısından da büyük bir önem taşır. Kısacası varsa bir sorumluluk her iki tarafa da verilmeli…

Bana sorarsanız, yerel özerklik konusunda en hassas konu mali konulardır. Kendi öz kaynakları olan belediyeler, kendi ayakları üstünde duran belediyeler, kaynak yaratabilen belediyeler, proje yapan, hizmetinin karşılığını halktan alabilen belediyeler diğerlerine göre her zaman bir adım öndedir. KKTC gün ve gün yerel seçimlere daha da yaklaşıyor. Seçim kampanyaları büyük bir hazırlık içerisine girdi. Siyasi partiler adaylarını belirliyor. Büyük bir seçim dönemi için neredeyse tüm kulisler hazır. Halk arasında kulaktan kulağa aday isimleri yavaştan konuşulur oldu. Kim kazanır, kim kaybeder… Tahminleri bile var. Adaylar yavaştan ben de varım diyor. Hükümet bu konuda şimdilik sessiz. Bakalım önümüzdeki günler bize ne gösterecek. Ama yukarıda bahsettiğimiz yerel özerklik konusunun şu an bizim gündemimizde olmadığı da kesin. Yerel seçimler gündeme düşmüşken, yerel yönetim sisteminin ve yerel özerkliğin konuşulması için önümüzde büyük bir şans duruyor. Bu şansı kaybetmemek, sistemi yeniden ele alıp düzenlemek gerek. Benden söylemesi, gerisi yöneticilere kalmış.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Prof. Dr. Deniz İŞÇİOĞLU yazıları