Yaşamın içinden… İnsanca…

Yayın Tarihi: 03/03/18 09:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Yaşamın içerisinde, insanlığın insanca yaşayabilmesi her türlü bilimin konuları arasına girmiştir. Bilimin konuları arasına girmesi ne ilginç değil mi? İnsanlar nasıl insanca yaşarlar? İşin kötüsü bir konunun, bir bilim sorunsalı olması, cevaplanacağı veya çözüleceği anlamına da gelmemektedir. İstenen yalnızca insanca yaşamdır. En temel ihtiyaçlara kolayca erişilebilen. Toplumdaki uçurumun gittikçe açılmadığı ve az buçuk adaletli… Şimdilerde eşitlik denilen ama hiçbir zaman eşit olunamayacağı bilinen… Hani bizim bu ağzımız dolu dolu dediğimiz insanca yaşam kavramının elbette ki faklı şekillerde içi doldurulabilir, boşaltılabilir veya ideoloji masalarına meze olabilir. Eskilerde Napolyon, şimdilerde toplumlar hep bir ağızdan "para para para"…diyor. Diyecekler elbette. Çünkü sistem böyle kurulmuş. Zenginler eşitlik üzerine teoriler kurarken, orta direk yaşam mücadelesi veriyor. Napolyon hakkında anlatılan rivayetler türlü türlüdür. Her bir cümlesi üzerinden kitaplar yazılır. O günün inceden mesajları adeta bugünlere ışık tutar nitelikte.Bir savaş kazanmak için söylediği rivayet edilen "para para para" bugünlerde her şey için söylenir oldu. Anneye babaya sorsanız ev geçim derdi, öğrenciye sorsanız gençlik sorunu, işçiye sorsanız ekmek kavgası, öğretmene sorsanız geçim mücadelesi derdi, "Marxist"e sorun hep bu kapital düzen, kediye sorsan ciğer pahalı, fırıncı da odundan şikâyetçi…Zamlardan bıkmış. İsterseniz iş insanlarına da soralım vergiler, adil olmayan düzenlemeler… Herkes kendi savaşını verdiğinden olacak ki herkesin bir yanı Napolyon.

Kısacası, pide üstündeki kaşardan, biz hayat pahalılığından bıktık. Gün ve gün eriyip gidiyoruz. Bunca hayat pahalılığının üstüne inanın kimse siyasetçilerin toplantılara makam arabası ile mi gidiyor olduğu yoksa yaya mı gidiyor olduğu ile ilgilenmiyor. Kaldı ki benim devletimin makam arabasını da benim devletimin üst düzey yöneticileri neden kullanmasın? Gündem şaşırtmaca… Bugün yarın da, hayat pahalılığını ve zamların gidişatını, toplumun akıbetini de sosyal medya aracılığı ile duyurabiliriz. Böylece devlette, sosyal medya devrimi gerçekleştirmiş oluruz. Her zaman söylerim, kaliteli yaşam için köye taşınmamız gerek. Ama öyle gerçek bir köye…Zamla falan işi olmayan. Kendi ekip biçen… Sütünü, yoğurdunu, hellimini, çöreğini kendi üreden, kendi yapan…Aman böyle sınırsız internet falan da olmasın. En azından çocuklar az biraz olsun sosyalleşir…

Biz küçük bir Adayız. Halk pahalılıktan şikâyetçi, öğrenci şikâyetçi, turistleri bilmiyorum. Ama onlara göre durum iyi olabilir, ne de olsa onların cebindeki 1 lira bizi beş katlıyor. Ulaşım sorunu, konaklama sorunu, tencere kaynadı sorunu, benzindi, tüptü derken. Sahi ya ekmek kaç lira?

Bana sorarsanız önemli olan yaşamın içinde insanca var olabilmektir. Bunun için de bizi yönetmeye talip olanların her hayat pahalılığında almaları gereken sorumluluk ve önlemler artmaktadır. Bu kadar yazıyı siyasetçileri suçlamak adına yazmadım. Sonuçta onlar da bu toplumun üyeleri ve onlarda bu gidişattan etkileniyorlar. Ama ben diyorum ki bari böyle günlerde gündem şaşırtması yapılmasın. Bugünün son kelimelerini yazarken, Napolyon ile başladık onunla bitirelim. "Vaktiyle Fransız hükümetinden biri Napolyon Bonapart'ı bir muharebe sırasında eleştiriye kalkışıp parmağını harita üzerinde gezdirerek: Önce şurasını almalıydınız,sonra buradan geçerek ötesini zapt etmeliydiniz,gibi fikirler yürütünce Napolyon:Evet,onlar parmakla alınabilseydi dediğin gibi yapardım" der.Evet bence de, hatta bugün olsa sosyal medyadan derdi.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Prof. Dr. Deniz İŞÇİOĞLU yazıları