Her mavi deniz olmuyor

Yayın Tarihi: 06/03/18 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Una kattığın her maya ekmek olmuyor. Biraz tuz, biraz şeker gerek… Bahçedeki her ağaç meyve vermiyor, biraz su biraz ilgi gerek…Her insan başarılı olamıyor, çok çalışmak gerekiyor. Kısacası öyle kolay olmuyor. Olabilmesi için bir uğraş gerekiyor. Olsa da hani hazır bulduk da oldu diyelim, o zaman da tadı tuzu olmuyor. Başarının sırrı herkesin içinde saklıdır. Her bireyin başarı için farklı yolları, patikaları vardır. Kimi zaman karanlık, kimi zaman çalılık, kimi zaman da güllük gülistanlık. Ama yolda yoldaşları mutlaka vardır, bazen görünen bazen de hayal edilen. Hemen yanında güç aldıkları, güç verdikleri vardır, ona inananlar ve onun inandıkları. İşte insan o gizli ve gizemli patikalardan geçerken bir inanç, bir istekle geçer. Ben de varım der. Onun bildiği fakat bizim bilmediğimiz bir gerçeğe ilerler. Sorun şu ki herkesin kendi gerçekleri vardır. O senin benim yürüdüğüm gizli patikalar, çift şeritli yollar herkese açıktır. İsteyen buyursun yürüsün. Yürürken ayağının taşa çarpmasını önemseyeceksen, karşına çıkacak ilk zorlukta vazgeçeceksen, bu yolda yürümeye talip olmayacaksın. Memleketin dağı, deniz, yolu, bahçesi çok…Sen kolayı seçersen tatlı tatlı yürür durursun. Yok ille de ben memleketi yönetirim dersen yol zorlu bir yol bunu bilerek yürüyeceksin.

Böyle herkes memleket yönetmeye adaydır da, herkes toplumun kaderini yazacak kadar eli kuvvetli kalemi tutamaz. Kalemi tutup kağıda yazamaz. Kağıdı iyi tanımak gerek. Kalemi iyi kavramak. Dokunmak istiyorsan bir toplumun kaderine, onu iyi anlaman gerek. Amerikalı ünlü ve başarılı bir yönetici, Kıbrıs Türk halkına iyi bir yönetici olabilir mi? Olamaz. Bizim topluma dokunamaz. Neden mi? Toplumu tanımaz. Toplumu tanımaktan kasıt genel geçer özellikleri ile değil. Derinden ve geleceğe dair. İnce ince sorunlara dokunabilen. Bizden, sizden biri… Yöneticilik özelliklerinin tamamına sahip olunması, biraz takım çalışması, biraz karizma, bir toplumu yönetmeye yeter mi? Belki seçim kazandırabilir ya gerisi… Gerisi ne olacak. Yönetim basamaklarına geldiğin an başlarsın toplumla kavgaya. Sonra anlat dur kendini. Toplumun isteklerinden farklı bir duruşum var, ben liderim de diyebilirsin elbette. Ama halk seni kabullenmeyince ne fayda… Lidersen, bırak arkandan gönüllü gelsinler.

Yönetim üzerine yazıp çizmek kolaydır. Fikir beyan etmek kolay. Halkı ikna edip seçim de kazanırsın. Örtülüsü, örtüsüzü, ödeneği, makamı ve arabasını, muhalefetin mecliste dediğini demediğini, söz verdiğini, demediğini, anlatabildiklerini, anlatamadıklarını mevzu içinde mevzuları… Kim yönetiyor? Halk kime yönetme yetkisi vermişse bırakın o yönetsin. Halka sürekli sorun bildirmek, hep bir gündem hep bir gündem…Yönetimde, bilindik yöntem, "halk katılımı" bu şekilde olmaz. "Şeffaflık ve hesap verebilirlik" kavramı da sanırım yanlış anlaşılmış. Varsa önemli bir açıklaman halka daha çok duyurabilmek için yayınla her türlü medya vasıtasıyla…Ama bil ki bu "şeffaflık ilkesi" ile ilgili bir durum değildir.

Bana sorarsanız, her elinde akıllı telefonu olan teknoloji uzmanı, cebinde kalem taşıyan bilim insanı, evinde bir kilo unu olan pastacı, yönetime talip olan herkes yönetici, her mavi de deniz olmuyor. Biz toplum olarak bunu bilir, böyle yaşarız.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Prof. Dr. Deniz İŞÇİOĞLU yazıları