Siyasetten sanata…

Yayın Tarihi: 17/03/18 10:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Bir toplumun tüm çıkış kapıları kapanmışsa ve siyaset artık açamıyorsa kara kaplı, ağır kapıları, sanata başvurmak gerek. Kapıyı kapatanlar, toplumun ilerleyişinin önünde bir engel gibi duranlar siyaseti araç olarak kullanmayı başarır da sanata ellerini uzatamazlar.

Siyasetçinin toplumla ters düşmekten çekindiği anlarda, sanat beni dinleyin der. Sanatçı yarı gerçek yarı şaka haykırırken gerçekleri, siyaset çevrelerinde hep bir endişe…O ya da bu nedenle siyasal süreç toplumun ihtiyaçlarını doğru bir şekilde analiz edemiyorsa… Ve gerçeklerle yüzleşme vakti gelmişse toplumların… O toplum sanatçıya emanet demektir. Korkmadan, hiçbir siyasi müdahalede bulunmadan, yalnızca ve yalnızca gerçekleri yansıtan.Ben de varım sen de var olacaksın diyen.Toplumun güvenini yeniden inşa eden.Zordur her zaman doğruları görmek, görmekten de öte doğruları söylemek. Yönetimdeki aksaklıkları bir çırpıda halka söyleyivermek zordur her zaman. "Kral çıplak" diyemiyorsan memlekette, sanatçının sahneye çıkma vakti gelmiş demektir. Fakat kralın kostümünü beğenmediğin için çıplak diyorsan ve sırf bunu kullanarak memleket yönetimine geliyorsan, kralın da hakkını sahnede vermen gerek.Kısacası siyah ile beyaz değildir toplumda istenen. Gri alanları da yaratmak bazen bir gerek. Her bir memleket bir tiyatro sahnesi…Bazen ışıl ışıl bazen loş, karanlık…Boş bir tuval gibidir üstü astarlanmamış… Hep bir çerçeve kaygısı…Bir notanın yüklendiği anlam gibidir memleket, bazen şen şakrak bazen en hüzünlüsünden... Toplum üzerinde bazen kurgulu kişileragresif ve sanal, bazen ucu renkli bir fırça olur insanlar bir damla tinerden tel tel ayrılan… Bazen de sessizce notaların gezindiği bir mekân olur memleket. Her bir memleketin bin bir sorunu, bu sorunların bin bir çözümü vardır. Yöneticiler duraklamışsa sorunların çözümünde, sanatçı devreye girmelidir. Açmalıdır toplumun önünü en yalın gerçeklerle… Filmler mesela ne de gerçektirler… Ne de gerçektir şarkılardaki sesler veisyanlar… Bir sahnedeki haykırış, bazen usul usul ağlayış ne de doğrudur.

Her toplumun sorunlarla baş etme yöntemlerinde farklılıklar bulunmaktadır, bu da çok doğaldır, çünkü içindeki insanlar farklıdır. Sorunların birçok paydaşı olmakla beraber, sorunların tespitinde ve çözüm önerileri geliştirmede sanat topluma iyi bir yoldaştır. Sanatı ve sanatçıyı desteklemek temel olarak toplumun görevidir. Sanatına sahip çıkan toplumlar hiç duraksamadan ilerler… Doğruyu ve yanlışı daha kolay tespit ederler. Emekçinin kim olduğunu sormanıza gerek yoktur bağıra çağıra, sor bir sanatçıya… Sanatın bin bir şekli ile açıklasın sana… Asgari koşullarda yaşamak neymiş, sanatçıya soralım. Bin bir vaatlerle iktidara gelip de gerçeklerle vaatlerin nasıl birbiri içine karıştığını sanatçı anlatsın bize…Toplumdaki karmaşayı, toplumun hayallerini onlardan dinleyelim mesela… Siyasetçi kendini sorgulasın sahnedeki sanat icra edilirken. Toplum ince ince düşünsün sorunlarını. Bir mum yakılsın memleketin en karanlık noktasına mesela…

Bana sorarsanız sanatla siyaset kol kola da yürüyebilmelidir. Siyaset sanattan beslenirken, ondan korkmadan hep destek vermelidir. Sanat ise siyasetten çekinmeden tavır koyabildiği müddetçe varlığını koruyabilir. Siyaset az biraz çekinir elbet sanattan, çünkü sanat toplumun yüreğine elini uzatabilendir.Toplumun önünde açılması her geçen gün zorlanan ağır kapılar varsa, ver sanata anahtarı, o usulca açar.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Prof. Dr. Deniz İŞÇİOĞLU yazıları