Vazgeçilemez ikili: Kent ve çevre...

Yayın Tarihi: 03/07/18 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Memleket seçim gündemine bir mola verilmiş gibi duruyor…

En azından devlet işlerinde…

Mola ne kadar uzun surer bilinmez…

Başka başka gündemler seçimlerin yerini alırmı? Onu da zaman gösterir…

Ama hali hazırda Kıbrıs sorunu, et fiyatları darken bu konuları zaten daha önceki sınavlarda da görmüştük, bu bölümden sınıfta kalmayız ümidi var…

Bu aralar, hazır da yaz ayları da gelmişken memlekette düğün dernek işleri, akşam sohbetleri, misafirler, turistler, yurt dışından gelen akrabalar…

Bir nefes alır mıyız ümidi…

Tam da nefes alalım diye düşünürken, çevre bize bu yoğun günlerin ardından ben de varım diyor…

Beni unutmayın…

Çevre konusunda bir duyarlılık dönemi yaşadığımızı düşünüyorum. Bu duyarlılık yalnızca bizim toplumumuza özel değil…

Sanki daha geniş bir bölgeye yayılmış…

Su savaşları yaşanır mı diye konuşulur oldu dünyada…

Daha fazla hayvan haklarından bahseder olduk…

Daha fazla kaynakların kıt olduğunun altını çizmeye başladık…

Yeşili yeni yeni hatırladık gibi…

Dolar hep aklımızda ama gerçek yeşil, bağıra çağıra sorunları yüzümüze vuruyor. Çevrenin aslında bizim olduğunu bir kez daha hatırladık…

Çevre konusu başlı başına ele alınması gereken bir başlıktır…

Toplumun her kesimini ilgilendirir. Geçmişi sorumlu tuttuğu kadar şimdiki ve gelecekteki nesilleri de konunun içerisinde tutar. Ne de olsa gelecek nesillerin de hakları vardır kaynaklar üzerinde…

Biz bitirdik size kalmadı diyemeyiz…

Alternatif çözümler bilimin de katkıları ile aranmaya başlandı bile…

Teknoloji gerek…

Sermaye gerek…

Konu uzmanı insane kaynağı gerek…

Çember oldukça geniştir.Gerek de gerek…

Doğal çevre ve yapay çevre fark etmez…

Hepsi bir bütünün parçalarıdır…

Siyasi bir görüşe hapsedilemeyecek kadar evrenseldir çevre…

Siyasi menfaatler üzerinden tartışılamayacak kadar hassastır. Ve elbette başarı için toplum bilinci şarttır…

Eğitim…

Çevre eğitimi bunun için vardır ve de var olmalıdır…

Bu bilinç 'yere çöp atmayalım…

Çevremizi temiz tutalım' bilincinin oldukça ötesindedir. Yeni bir bakış açısına muhtaçtır.

Çevre politikaları, kent bilim ile yakından ilişkilidir. Kent, çevre ve yerel yönetimler birbirinin ayrılmaz öğeleridir. Her ne kadar bu üç başlığı ayrı ayrı ele alıyoruz gibi görülse de aslında yönetim boyutunda bunları birbirinden ayıramayız…

Bir ülkenin çevre politikaları, o ülkenin gelişmişlik düzeyinin de bir göstergesidir.

Politikaların başarıya ulaşabilmesinde, yerel yönetim politikaları oldukça değerlidir. Kent ise her zamanki gibi bu politikalarda başrol oyuncusudur…

Kırsal alandaki gelişmelerde ve değişmelerde bile, kentsel hareketler oldukça etkilidir…

O zaman tüm bunlardan çıkan sonuç, sürdürülebilir kent politikaları oluşturulmasında, sürdürülebilir çevre politikalarının, sürdürülebilir çevre politikalarının oluşturulmasında da kent politikalarının belirleyici rol oynadığıdır.

Bu bağlamda politika belirleyicilerinin bu vazgeçilmez ikiliyi göz ardı etmeden gerekli uygulamaları yapmaları da kaçınılmaz olur…

Bana sorarsanız, bu ikili ekonomi ve ekoloji arasında sıkıştırılmadan rasyonel gerçeklerle ele alınmalıdır.

Kent ve çevrenin bir bütün olduğu unutulmadan politikalar geliştirilmeli, uygulamaya konmalıdır.Ve elbette toplum bilincinin tam olarak oluşturulabilmesi için çevre eğitimine duyulan ihtiyacın farkına varılmalıdır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Prof. Dr. Deniz İŞÇİOĞLU yazıları