Vazgeçilemez ikili: Kent ve çevre...
Memleket seçim gündemine bir mola verilmiş gibi duruyor
En azından devlet işlerinde
Mola ne kadar uzun surer bilinmez
Başka başka gündemler seçimlerin yerini alırmı? Onu da zaman gösterir
Ama hali hazırda Kıbrıs sorunu, et fiyatları darken bu konuları zaten daha önceki sınavlarda da görmüştük, bu bölümden sınıfta kalmayız ümidi var
Bu aralar, hazır da yaz ayları da gelmişken memlekette düğün dernek işleri, akşam sohbetleri, misafirler, turistler, yurt dışından gelen akrabalar
Bir nefes alır mıyız ümidi
Tam da nefes alalım diye düşünürken, çevre bize bu yoğun günlerin ardından ben de varım diyor
Beni unutmayın
Çevre konusunda bir duyarlılık dönemi yaşadığımızı düşünüyorum. Bu duyarlılık yalnızca bizim toplumumuza özel değil
Sanki daha geniş bir bölgeye yayılmış
Su savaşları yaşanır mı diye konuşulur oldu dünyada
Daha fazla hayvan haklarından bahseder olduk
Daha fazla kaynakların kıt olduğunun altını çizmeye başladık
Yeşili yeni yeni hatırladık gibi
Dolar hep aklımızda ama gerçek yeşil, bağıra çağıra sorunları yüzümüze vuruyor. Çevrenin aslında bizim olduğunu bir kez daha hatırladık
Çevre konusu başlı başına ele alınması gereken bir başlıktır
Toplumun her kesimini ilgilendirir. Geçmişi sorumlu tuttuğu kadar şimdiki ve gelecekteki nesilleri de konunun içerisinde tutar. Ne de olsa gelecek nesillerin de hakları vardır kaynaklar üzerinde
Biz bitirdik size kalmadı diyemeyiz
Alternatif çözümler bilimin de katkıları ile aranmaya başlandı bile
Teknoloji gerek
Sermaye gerek
Konu uzmanı insane kaynağı gerek
Çember oldukça geniştir.Gerek de gerek
Doğal çevre ve yapay çevre fark etmez
Hepsi bir bütünün parçalarıdır
Siyasi bir görüşe hapsedilemeyecek kadar evrenseldir çevre
Siyasi menfaatler üzerinden tartışılamayacak kadar hassastır. Ve elbette başarı için toplum bilinci şarttır
Eğitim
Çevre eğitimi bunun için vardır ve de var olmalıdır
Bu bilinç 'yere çöp atmayalım
Çevremizi temiz tutalım' bilincinin oldukça ötesindedir. Yeni bir bakış açısına muhtaçtır.
Çevre politikaları, kent bilim ile yakından ilişkilidir. Kent, çevre ve yerel yönetimler birbirinin ayrılmaz öğeleridir. Her ne kadar bu üç başlığı ayrı ayrı ele alıyoruz gibi görülse de aslında yönetim boyutunda bunları birbirinden ayıramayız
Bir ülkenin çevre politikaları, o ülkenin gelişmişlik düzeyinin de bir göstergesidir.
Politikaların başarıya ulaşabilmesinde, yerel yönetim politikaları oldukça değerlidir. Kent ise her zamanki gibi bu politikalarda başrol oyuncusudur
Kırsal alandaki gelişmelerde ve değişmelerde bile, kentsel hareketler oldukça etkilidir
O zaman tüm bunlardan çıkan sonuç, sürdürülebilir kent politikaları oluşturulmasında, sürdürülebilir çevre politikalarının, sürdürülebilir çevre politikalarının oluşturulmasında da kent politikalarının belirleyici rol oynadığıdır.
Bu bağlamda politika belirleyicilerinin bu vazgeçilmez ikiliyi göz ardı etmeden gerekli uygulamaları yapmaları da kaçınılmaz olur
Bana sorarsanız, bu ikili ekonomi ve ekoloji arasında sıkıştırılmadan rasyonel gerçeklerle ele alınmalıdır.
Kent ve çevrenin bir bütün olduğu unutulmadan politikalar geliştirilmeli, uygulamaya konmalıdır.Ve elbette toplum bilincinin tam olarak oluşturulabilmesi için çevre eğitimine duyulan ihtiyacın farkına varılmalıdır.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.