Eskiden…

Yayın Tarihi: 25/09/18 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Eskiden…

Geçen haftadan bu haftaya ben yine yoğurdumu mayaladım…Eskiden de öyleymiş… Ben de mayaladım dedi Ecem… üstelik evde kalan yoğurdu da değerlendireyim dedim, yoğurt çorbası yaptım … Buğdayla… İçinde az biraz da ekmek katacaksın… Eskiler öyle yaparmış… dedim.

Eskiden evlerde civciv beslenirmiş… topluca kesilir bir yıl tüketilirmiş… Biz de mi yapsak diye düşünür olduk… Geçen haftadan bu yana tarhananın tarifini soran da çok oldu… Bizim çorba gibi fokur fokur gündem de… Sıcacık…

Mazota, benzine zam, elektrik zammı yine kapıda, zaten kapıdan hiç gitmedi ki… elektrik hep kapıda… şimdi kış geliyor ya tüpe de zam… artık işler böyle… zamsız olmuyor ki yapılıyor… Kimi suçlayacaksın… o tüpü herkes kullanıyor… Bunun ucu var mı? Bir duru durağı var mı onu kestiremiyoruz… Ama zamlara zamanla alışılmıyor onu kesin biliyoruz… Eskiden kuşlara simit atarlarmış… Şimdi simidin tanesi dört lira…

Bizde gözümüzü eskilere diktik… öyle dünyaca ünlü kızarmış tavuk markası falan da yoktu eskiden… Babaannem, bol yağda kızartırdı bize parçalanmış tavukları… tadı da hala damağımda… Öyle donmuş börekler falan da yoktu… hani fırına atıp on dakikada pişirdiğin…

Eskiden ekmek evde mayaların, yemek odun fırınında pişermiş…çay, odun ateşinde… şimdilerde çay iki lira… Eskiden asitli içecek falan da yokmuş…zaten şimdi onlar da küçücük bir şişe beş lira… yoğurttan ayran, limondan, portakaldan limonata yapılırmış…böyle düşününce de eskiye dönesin geliyor… Atlar, eşekler… araç da neymiş… mazota, benzine zam olmuş bize ne… su, kuru ot ve arpanın fiyatına bakmak gerek…artık onlara da zam gelmişse… günümüz sporlarından yürüyüş…toplu taşıma lüks olur onu istemeyeceğim…

Masallar vardı eskilerde bizlere anlatılan…belki yeni yeni, yeni masallar çıkar… günün şartlarına uyarlanan… Eskiden klima, fan falan yok… damlarda yatılırmış…muhabbetler pek bir sıcak olurmuş… komşuluk ilişkileri, toplumsal güven falan… hepeskiden…

Şimdi kaliteli yaşam dediğimiz olguyu iyi bir anlamak gerek… Hormonsuz, doğal gıdalar… bir kalite göstergesi mesela… domatesin kurtlusunu satın alır olduk… içinde ilaç yoktur diye… teknoloji şart…kaliteli yaşam için… ama teknoloji için yaşamak kalite ile ilişkilendirilemez…

Kır/kent ilişkisi varmış eskiden…kırda üretim… Öyle köyler kentlere yama yapabileceğimiz, önemsiz mekanlar değilmiş… herkes kentte yaşamak falan da istemezdi doğal olarak…Ama kentsel hayat, sanki çok daha kaliteliymiş gibi… bizi çevirdi, sardı, sarmaladı…Kente de vurmak doğru olmaz… onu da bozan yine biziz…

Ayağımızda on beş santim topluk, yüzümüzde bilindik bir markanın süslü püslü boyaları, ellerde, kulaklarda, hatta yeni yeni ayakta ve burunda taşlı taşlı boncuklar… Taşlar kıymetliyse oldukça dikkat de çeker… Eleştirmiyorum… Mukayese ediyorum…soruyorum kaliteli yaşamı?

Bir bakıyorum etrafa kendi çöplerimiz içerisinde boğuluyoruz… Sonra hadi bir temizlik kampanyası… ekonomik kriz ne getirir, bunlar daha iyi günlerimiz mi bilemem ama… Daha kötüsü olmasın da…diye düşünür olduk… Yok ekonomik krizi de atlatırız biz inanıyorum…Gün, biz üretmeye başladığımızda ağaracak…biliyorum…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Prof. Dr. Deniz İŞÇİOĞLU yazıları