Avrupa'nın mekansal planlama yaklaşımı

Yayın Tarihi: 18/12/18 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Avrupa'nın mekansal planlama yaklaşımı

Biz meraklıyız Avrupa uygulamalarına… Avrupa'nın konulara bakışını toplum olarak önemseriz… Avrupalı mıyız? O da ayrı bir tartışma konusu ama… Bir Avrupalılık var ya mevzuda… Döner de bakarız mutlaka Avrupa uygulamalarına… Uygulamayız o ayrı mesele…

Şimdi konu mekânsal planlama… Uzun bir zamandır… bir orta yol bulunamadı… Memleketimde… Hoş mekân da daha planlanamadı…

Avrupa Birliği'nin mekansal planlama ve arazi kullanımı konusundaki en temel stratejilerini ve hedeflerini belirleyen belge1992 tarihli Maastricht Antlaşmasıdır. Prof. Dr. Çağatay Keskinok, Maastricht Anlaşması'nda mekansal politikaya yer verilmesinin başlıca nedenini; Birliğin küresel ölçekte rekabet edebilen ve küresel ekonomiyle bütünleşebilen bölgelerin oluşmasına önem vermesi olarak açıklar…

Maastricht Antlaşmasının kabulünden sonra, 1983'te Avrupa Bölgesel ve Mekansal Planlama Şartı'ı temel alınarak,1993 yılında, "Avrupa Mekansal Gelişme Yaklaşımı" (European Spatial Development Perspective) üzerinde durulur.

Avrupa Komisyon'u tarafından geliştirilen"Avrupa Mekansal Gelişme Yaklaşımı", 1997'de Noordwijk'te ele alınmış, 1999 yılında Potsdam'da benimsenmiştir. Bu metinde kent için izlenmesi gereken politikalar ortaya konularak"bölgelerin bütünleşmesi, Avrupa ekonomisinin rekabet gücünü artırılması" konusunun altı çizilmiştir.

Belgenin temelinde, ekonomik ve toplumsal uyum ve iş birliği, sürdürülebilir kalkınma, doğal kaynakların ve kültürel mirasın korunmasıyer almaktadır. Ayrıca, belgede, doğal ve kültürel mirasın, biyolojik çeşitliliğin, doğal kaynakların korunması,başta su kaynakları olmak üzere çevresel değerlerin karşı karşıya bulundukları riskler, kültürel peyzaj ve mirası, kısacası mekânsal planlama sorunlarının tamamı bir bütün olarak ele alınmaktadır.

Söz konusu yaklaşım incelendiğinde ortaya çıkan sonuç ekonomik göstergelidir. Yani tüm bunların aslında ekonomik gelişme için yapıldığı çabası açıkça görülmektedir. Kentin fiziksel gelişimini sağlamak, kentsel altyapıyı geliştirmek, çevreyi ve doğayı korumak, sürdürülebilir bir yapı kurmanın, kentte alınan önlemlerin büyük bir kısmı yine ekonomik kaygılardan ötürüdür denilebilir…

Avrupa Birliği'nin "amiral gemisi" olarak nitelendirilen, "Sürdürülebilir Gelişme Stratejisi" 2001 yılında Gotheburg'ta kabul edildi. Kabul edilen bu stratejiler arasında en çok dikkati çeken nokta "ulaşım sistemi" ve "toprak kullanımını planlamak" konularıdır. Planlamada, toprak kullanımının yanında ulaşım sisteminin önemi de ayrıca konuşulmaya muhtaçtır…

2006'da Avrupa Komisyonu tarafından"Kentsel Çevre için Tematik Strateji"si kabul edilmiştir. Strateji'nin amacı, "kentsel çevrenin kalitesini yükseltmek, kentleri daha yaşanabilir yerler haline getirmek, kentleri çalışılabilir ve yatırım yapılabilir yerler yapmak ve daha geniş bir çevrede, kentlerin çevre üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak" olarak belirlenmiştir. Burada, kentlerin yatırım yapılabilir yerler olarak tasarlanması noktası kentin ekonomi politiği açısından oldukça önemlidir.

Son olarak, "Avrupa Birliği üyesi ülkelerin planlamadan sorumlu bakanlarının 2007 yılında benimsedikleri "Leipzig Şartı" ve "Avrupa Birliği Mekansal Gündemi" adlı belgeye değinmek isterim… Burada… Fiziksel çevrenin iyileştirilmesi, doğal ve kültürel varlıklarının sürdürülebilirliğinin sağlanması konuları önemli hedefler olarak gösterilmiştir…

Tüm bunlar bir önermedir… Bağlayıcılığı yoktur… Çevre ve ekonomi arasındaki denge… Vurgulanmıştır. Kentin mekansal planlamasında ne çevreye ne de sermayeye… Bir dışlama söz konusu değildir…

Prof. Dr. Ruşen Keleş der ki, "Avrupalı olmak, her şeyden önce yerel yönetimlere içtenlikle inanmış olmayı, yerel demokrasiyi bütün kurum ve kurallarıyla yaşama geçirmeye hazır bulunmayı zorunlu kılar."

Ben de niye bunları yazıyorsam… Anlamadım… Bilirim, ne de olsa bizde bu konuları bilenler çoktur…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Prof. Dr. Deniz İŞÇİOĞLU yazıları