Herkese merhaba

Bugünden itibaren, haftada 2, salı ve cuma günleri sizlerle beraber olacağım.

Sizlerle ekonomiden siyasete, turizmden spora, aklınıza gelebilecek her konuda, duygu ve düşüncelerimi aktarmaya çalışacağım. Ülkemizi, daha da önemlisi halkı ilgilendiren konulara değineceğim.

Duygu kelimesini özellikle kullandım, hayatım boyunca duygularımı dinlemiş bir kişiyim, bazen hatalar yaptım, hatalı iş tecrübelerim oldu, güzellikler ile buluştum, çok güzel insanlar tanıdım, kazıklar yedim fakat hiç pişman olmadım.

Mutlaka hepimiz hayatımız boyunca hatalı işler yapmış, yanlış yollara girmiş, yanlış insanlar ile karşılaşmışsınızıdır, zaten hayatınız boyunca bahsettiğim hatalı ve yanlış tecrübeler ile hiç karşılaşmadıysanız, herhalde hiç yasamamışsınızdır demektir. Hayatımız yaşadıklarımız, ve bu yaşadıklarımızdan çıkardığımız tecrübe kadardır.

Önemli olan bu hayatta birazcık da olsa bir şeyler bırakabilmektir, hepimiz zaman içerisinde, düşmüşüzdür, fakat önemli olan bu düşüşlerden sonra arkamıza bakmadan tekrardan yürüyebilmektir. Bu düştüğümüz zamanlarda kimseye zarar vermeden kalkabilmektir önemli olan. Bazen ailemiz yanımızda olmuştur, bazen çok yakın bir arkadaşımız, bazen de tek başınıza mücadele etmişsinizdir tüm bu olumsuz tecrübelere.

Evet gördüğünüz gibi, ben de sizler gibi, bu ülkenin bir insanıyım, insanlar ile iç içe olmayı seven, hatalar yapmış, başarılar elde etmiş nefes alıp veren biriyim. Kendimi şanslı kişilerden olarak görürüm, yanımda hep beni destekleyen bir ailem ve güzel insanlar oldu.

Anlayacağınız gibi, bazen duygusal, bazen çok ciddi, bazen dalga gecen, bazen de gülüp geçeceğimiz yazılar yazmaya çalışacağım, fakat bence en önemlisi samimi olmaya çalışıp, sizlerin hisselerine tercüman olmaya çalışacağım.

Bundan dolayı da köşemin adını "Yansımalar" koydum…

Hepimiz birbirimizin bir yansımasıyız, toplum ne ise, siyasetçi de onun bir yansımasıdır, anne-baba ne ise, çocuklarımız da bizim yansımalarımızdır.

Başkalarını suçlamadan önce, dönüp bir aynaya bakalım önce, aynadan bize yansıyan şey, kendimizdir. İyi olan da, kötü olan da bizim yansımamızdır, ve onu yaratan da bizleriz. O yüzden, iğneyi önce kendimize, çuvaldızı daha sonra başkasına batırmamız gerek.

Bu öz eleştiriyi yapmazsak, sorunu doğru teşhis edip, tedaviyi bulmaya başlamazsak, maalesef Kıbrıs Türk toplumu geleceği çok da parlak değildir. Umutsuz da olmayacağız fakat ayakları yere basan, sürdürülebilir işler, projeler ve ekonomi yaratmalıyız.

En önemlisi de toplum olarak birbirimizi sevmeye başlayacağız, başlayacağız diyorum, çünkü sevmiyoruz.

Bu gerçeği kabul ederek ilk adımı atalım ve birbirimizi severek ilk adımı atalım, bakın göreceksiniz bazı şeyler yoluna girmeye başlayacaktır.