Turizm-markalaşma ve Kuzey Kıbrıs

Yayın Tarihi: 02/07/19 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Günümüzde markalaşmanın en büyük otoritelerinden biridir Thomas Gad. Onun markalaşma ile ilgili en çarpıcı sözü şu:

"Ürün, bölge veya firmanızın marka olması, onun bir DNA kadar eşsiz, farklı, evrensel ve güçlü kılar"...

Turizm sektöründe çok büyük bir rekabet var...

Özellikle de Akdeniz çanağını göz önüne aldığımızda, Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi, İtalya, İspanya, Portekiz gibi çok güçlü rakipler var...

Biz de Kuzey Kıbrıs olarak bu pastadan payımızı almaya çalışıyoruz...

Fakat inanın, işin içinde bile değiliz...

Alakamız bile yok maalesef bu konu hakkında...

Ne çevreye saygımız var, ne tarihe...

Ne alternatif turizm yapmasını biliyoruz, ne de kitle turizmi...

Ne toplum, turizmi ve turisti seviyor, ne de turizm yapanlar, bu işin paydaşları, toplum ile barışık...

Tamamen, gelişi güzel gidiyor bizim turizm sektörü...

Hep bir savunma, hep bir bahane...

Yok Rum bizi engelliyor, yok Türkiye güçlenmemizi istemiyor...

Hayatımız bahane ve şikayet...

Mutlaka yukarıda yazdığım etkenler, bizi olumsuz olarak etkiliyor...

Fakat, turizm sektörünü yönetenlerin yaptığı beceriksizlikler, gailesizlikler o kadar büyük ki, bahsettiğim dış etkenler devede kulak kalır...

Çoğunuz Salamis Harabelerine gitmişsinizdir...

Pazar günü ben de, çocuklarımı hem tarihi yerlerimizi gezdirmek hem de bu markalaşma olayına kafayı taktığımdan dolayı, bilgilerimi tazelemek için bu bölgeye gittim...

Ne demişti Thomas Gad markalaşma ile ilgili?

Evrensel, farklı, eşsiz kılar markalaşma sizin ürününüzü...

Bizim elimizde Salamis Harabeleri gibi, eşsiz, evrensel, farklı bir ürün var...

Markalaşma olması için her şey uygun yani...

Biz napıyoruz peki...

Resimlerde gördüğünüz gibi, tarihi yazıların üzerine basıyoruz, kırık eserler yerlerde atılı, her taraf otlar içerisinde...

En az 3 tane Rum tarafından gelmiş tur vardı, bir de münferit gezen bir aile...

Aileye usulca yaklaştım ve sordum...

"Bu saate buraları gezdiğinize göre, bu tür tarihi yerleri çok beğeniyorsunuz"

"Ne düşünüyorsunuz Salamis Harabeleri hakkında?"

Bölgenin inanılmaz bir tarihe sahip olduğundan, burda bulunmaktan çok mutlu olduğunu söyledikten sonra başladı sıralamaya...

"Avrupa'da bir çok yer gezdim, burası inanılmaz bir yer fakat çok düzensiz, otlardan da geçilmiyor ve eserler üzerinde hiçbir bilgilendirici levha yok. En üzücü tarafı da, bu eserlerin korunması için hiçbirçaba sarf edilmiyor"...

Yerde yazılı taşı o göstedi bana...

Evet Sayın Turizm Bakanım haklısınız...

Rum tarafı yüzünden bu eserleri koruyamıyoruz, onlar engelliyor korumamızı...

Müşavirlere, arabalara, yemeye içmeye para daha fazla gerektiğinden, para yetmiyor bu eserler için...

Ha bir de hep suçlu Türkiye, adamlar bizim güçlenip kendi ayaklarımız üzerinde durmamızı istemediğinde dolayı, biz de bu eserler ile uğraşmayı bıraktık...

Yazıklar olsun hepinize...

Hepimize...

Markalaşma mı...

Alın size marka...

Hem evrensel...

Hem farklı...

Hem de eşsiz...

Ama biz sadece bahaneler buluyor...

Turizm ile alakası olmayan insanları, turizmin başına geçiriyoruz...

Sadece şikayet edip suçluyoruz...

İşte size başka bir örnek...

Kuzey Kıbrıs'ın en çok göç veren, en büyük ekonomik sıkıntı çeken bölgesi neresi?

Güzelyurt...

Kuzey Kıbrıs'ta onca festival arasında, en iyi bilinen, en büyük, en başarılı festivali hangisi?

Güzelyurt Portokla Festivali...

Alın size marka...

Hade bunu daha büyük bir marka haline getirin...

Pazarlayın...

Hatta Kuzey Kıbrıs'ın önüne geçirip...

Bu bölgeyi uçurun...

Ama olmaz değil mi...

İzin vermezler...

Sizler, turizmi yönetenler...

Sizlere artık söyleyecek kelime bulamıyorum...

Sayın Turizm Bakanı, Turizm Müsteşarı, Eski Eserler Müdürü ve bu müdürlüğün bağlı olduğu Dışişleri Bakanı...

Markalaşmak için çok alternatifiniz var...

Bırakın bahaneleri...

Biraz gaileniz olsun...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Serhan AKTUNÇ yazıları