Kıbrıs Türk Solu ve çevrecilik...

Yayın Tarihi: 30/09/19 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Geçtiğimiz Mayıs ayında gerçekleştirilen Avrupa Parlamentosu seçimlerinde, yeşiller ve çevreci partiler başarılı bir sonuç almışlardı.

Almanya, Fransa, İngiltere (İskoçya-Galler), İrlanda, Finlandiya ve Belçika'da çevreci partiler oylarını artırmışlardır. Bu sonuç Avrupa Parlamentosuna da yansıdı ve 51 olan sandalye sayıları 69'a çıktı. Başka bir deyişle temsilde yüzde 40'a yakın bir artış...

Siyasi düşünceler ve siyasi partiler toplumsal bir tabana dayanır... Toplumsal bir tabana dayanmayan siyasal hareketlerin bir süre sonra yok olması kaçınılmazdır...

Toplumsal tabana dayanma, kitle kuyrukçuluğu yapma anlamına gelmemeli... Tam tersine toplumun temel ihtiyaçlarının neler olduğunu farkındalık yaratarak topluma anlatmaktır... Bu bağlamda da politika üretmektir... Hegemonyayı kırmaktır...

Avrupa ölçeğinde çevreci hareketlerin ve siyasi partilerin en etkin oldukları yerler kent merkezleridir... Sebebi de çevre sorunlarının en üst düzeyde hissedilmesidir... Kentlerin çevresindeki sanayi tesisleri nedeniyle hava kirliliği ve sanayi atıklarının akarsulara karışması v.b. Artan trafik nedeniyle araçlardan dolayı oluşan hava kirliliği ve insanın yaşam kalitesini düşüren trafik... Küresel düzeyde ise ilgi odağı ozon tabakasının durumu ve neticesinde küresel ısınma... Tüm bunlar dünyada kurulu ''uygarlığı'' tehdit eden çevre sorunlarından bazıları...

Özellikle Soğuk Savaşın sona ermesiyle birlikte ardından yukarda saydığımız sorunlara odaklananlar yeşil-çevreci partiler olmuşlardır... Bu diğer sol partilerin ilgili sorunlara ilgisiz kaldıkları anlamına gelmiyor... Ancak pratik ve siyaset üretme çerçevesinde yeşil-çevreci partilerin daha başarılı oldukları gözlemleniyor...

Gelelim ülkemize, ülkemizde çevreci hareketlerin hem sivil toplum düzeyinde hem de siyasi partiler düzeyinde çok etkili olmadığını söyleyebiliriz... Diğer bir deyişle kitleselleşme ve politikaları pratiğe dökme bağlamında sıkıntısı yaşanıyor... Bu ifademi bir özeleştiri olarak da algılayabilirsiniz...

Tüm coğrafyalar kendine özgü şartlara sahiptirler. Örneğin, Almanya ve Fransa'nın çevre sorunlarıyla bizlerin çevre sorunları aynı değildir... Sanayileşmiş ülkelerin sorunları bizlerde olmasa da coğrafi konumumuz ve küçük coğrafyamız düşünüldüğünde bizlerin de çevre bağlamında çözülmeyi bekleyen yığınla sorunumuz var;

Çarpık kentleşme, artan araç sayısı ve trafik, emisyon ölçümlerindeki yetersizlik ve hava kirliliği (özelikle Lefkoşa'da), arıtma sistemlerindeki yetersizlik ve kirlenen denizlerimiz, tarım arazilerinin parsellenip imara açılması, kullanılan zirai ilaçlar, hava kirliliği yaratan enerji santrallarımız v.s.

Diğer yandan, olası hidrokarbon kaynakları yüzünden paylaşım kavgasına girdiğimiz denizlerin gelecekte olası bir petrol veya gaz sızıntısında nelerle karşılaşabileceğimizi düşünmüyoruz!

Küçük bir ada coğrafyasında çevre sorununu da gündeme getiren aşırı nüfus artışı konusunda bilimsel düzlemde bir siyaset noksanlığı var...

Bu noksanlığı gidermek muhafazakâr siyasi partilerin işi değil elbette, adı üzerinde var olanı muhafaza etmekle görevliler! Günden güne kötüye giden sürece müdahale etmeme hali! Hal böyle olunca da çevreci politikalar üretmek ve uygulamak Kıbrıs Türk Solunun görevidir diye düşünüyorum...

Turizm ve eğitim ülkesi olarak tanımlamaya çalıştığımız ülkemizde maalesef siyaseten çevre sorunlarına gerekli önemi vermiyoruz... Alternatif politikalar üreterek yaşanan çevre sorunlarını çözmeliyiz...

Hafif raylı sistem, yer altına inmesi gereken araç park yerleri, alternatif enerji kaynaklarının teşviki, imar planlarının her boyutuyla ve çevre-insan uyumunu dikkate alacak şekilde düzenlenmesi, arıtma tesisleri için finansal kaynakları yaratacak politikalar v.s.

Çevre denildiği zaman salt doğa algılanmamalı buna ek olarak doğada yaşayan canlılar da algılanmalı... İnsan da bu canlılardan bir tanesi, bu çerçevede doğayla uyum içerisinde bir yaşam kalitesinin sağlanması elzemdir...

Başka bir deyişle sürdürülebilir kalkınma ve yaşam...

Turistin ve öğrencilerin ülkemizde mutlu olabilmeleri için öncelikle iyi bir çevre politikasına ve yönetimine ihtiyacımız vardır. Kaldırımlarıyla, sadece yayaya açık caddeleriyle, konforlu-çevreci kitle ulaşım araçlarıyla (hafif raylı sistem), meydanlarıyla turiste ve öğrenciye hitap eden kent merkezlerinin yaratılması elzemdir... Buna ek olarak doğasının bozulmaması için çaba sarf etmemiz gereken bir kırsal vardır... Hep övünç duyduğumuz kıyılarımız-denizlerimiz de...

Sanırım toplumlar arası barışı arzulayan bizlerin insan ve çevre uyumunu sağlayacak politikalarla da toplumumuzu buluşturmamız gerekmektedir...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.