Bir St. Petersburg anısı...

Yayın Tarihi: 07/10/19 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Misafir öğretim üyesi olarak 2010'nun kışını St. Petersburg'ta geçirmiştim... Sert bir kış olmuştu... Özellikle Şubat ayı oldukça sert geçmişti...

Kapalı alanlar konforluydu, ancak açık alanda ortalama eksi 30 dereceyi hissetmeye de alışmıştım...

Sokakta yürürken sadece gözlerim görünüyordu...

St. Petersburg'un soğuk esen rüzgarı bıçak gibi keskindi...

Kar ise durmak bilmiyordu...

Bolşoy Zal'da ise Yuri Temirkanov'un flarmoni orkestrası Shostakovich ve Tchaikovsky'nin eserlerini icra etmeye devam ediyordu...

Böylesi sanatsal sunumları kaçırmak olmazdı...

Kaçırmadım da... Sokağa çıkmaya çekinmiyordum, sonuçta biraz yürüyüş ve bir metro istasyonu veya otobüse binip konser salonunun (Bolşoy Zal) önünde inmek kolaydı...

Nevski'den Bolşoy Zal'a ışıl ışıl bir ortamda yürümek de ayrı zevkti...

Çok iyi anımsıyorum eski öğrencim Serkan ile konsere gidişimizi...

Konser çıkışında ise yine eski öğrencilerimden Jankat ile SPB Bara gitmiştik... Biraz bira ve sohbet...

Gece 12'yi biraz geçmişti eve gitme vaktiydi...

Metro kapanmış, otobüsler de son seferlerini yapıyorlardı...

Nevski'de Tatar bir taksiciyi durdurmuştum... Taksiciyle biraz pazarlıktan sonra Vasilevski adasına gitmek için anlaşmıştık... Şevçenko sokağında kaldığım apartmanın önüne kadar beni bırakmıştı... St. Petersburg Devlet Üniversitesi'nin lojmanında kalıyordum...

Güvenlik kapıyı açtı ve daireme çıktım...

Akılı telefon kullanmaya çok geç başlamıştım, bu yüzden internet bağlantım sadece evde vardı...

Küçük bilgisayarımı (netbook) açtım... Bir de baktım ki sosyal medya paylaşımlarında Lefkoşa'daki sel felaketi...

O dönem kullanılan MSN aracılığıyla ailemle haberleştim... Komşularıma mahallenin durumunu sordum, Lefkoşa'daki evim güvendeydi...

Ancak bir çok dostum selden zarar görmüştü, ya evleri ya da araçları sular altında kalmıştı...

Bilgisayar başında gece, sabah olmuştu...

Sabah 6-7 gibi uyumuştum...

Yanlış anımsamıyorsam saat 14 gibi uyanmıştım...

Perdeleri açtım ve karın beyazlığı güneşle birlikte odama yansıdı...

İnternet üzerinden BRT aracılığıyla sel felaketine dair haberleri takip ediyordum...

Aynı zamanda kendime güzel bir kahvaltı hazırlamak zorundaydım... Yaşam devam ediyordu ve soğuk havada iyi beslenmek şarttı...

Rusya'da peynir, Kolbas (Salam) ve havyar kahvaltının vazgeçilmezleridir. Smetana'yı da unutmamak gerek...

Güzel bir kahvaltı sonrası biraz çalışmak gerekiyordu... Okumak ve yazmak...

Evet, iklim sizi okumaya ve yazmaya da zorluyor... Kapalı alanda vakit geçirmenin sağladığı avantaj! O dönemde bu konuyu şu anda emekli olan bir diplomatla konuşmuştuk... Dostoevsky'nin yerinde olsak daha fazla yazardık diye espri yapmıştık...

Çalışmanın sonrası Vasilevski adasından Nevsky'ye kadar yürüdüğümü anımsıyorum... Hava göreceli olarak ısınmıştı ve eksi 10 civarındaydı...

Nevksy'de kafeler ve suşi barlar insan kaynıyordu...

Güneşin çok az görüldüğü, karın olabildiğince etrafı ağarttığı ve geceleri sokakların ışıl ışıl olduğu, Gastini Dvor önündeki satıcıların soğuğa direndiği, kısacası yaşamın hiç durmadığı bir kıştı...

Bir St. Petersburg anısı diyelim... Herkese iyi bir hafta diliyorum...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.