Bu ortamda veba ya da cüzzam bile normal

Sağlık Bakanı Ahmet Gülle'yi sever sayarım. Son derece ilkeli bir vekil olarak tanıdık onu. Aday olmayı reddetmesi bir dönem Meclis dışında kalması "bu ülkede böyle adamlar da varmış" dedirtmişti bize zamanında.

Gel zaman git zaman Sayın Gülle Sağlık Bakanı oldu.

Hemen kolları sıvadı ve bir Sağlık Çalıştayı yapıp Genel Sağlık Sigortası mevhumu bu ülkede konuşmaya başlandı.

Hepimiz sağlıkta iyi şeyler olacak diye sevinirken, bir de baktık ki sağlık ileriye gitmek yerine sorunlarla boğuşur hale geldi.

Deli Dana vakaları, yerlere saçılmış tıbbi atıklar, ilaç sıkıntıları, özel sağlık kuruluşları ile olan kavgalar, kanser olan radyologlar, Anayasa'ya aykırı ikinci iş yapan hekimlerin pervasızlığı, bitmek bilmeyen Cengiz Topel Hastanesi tartışmaları, devlete hekim almak yerine 300 küsur TL günlüğü hizmet alınan özel hekimler, bugünlerde de kızamık vakaları. Daha çok sayarım ama bu sütunun ve benim bir tahammül limiti var.

Ve daha üzeri örtülen biz gazetecilerin duymadığı başka başka sağlık ile ilgili, başka ülkelere skandal diye nitelendirilebilecek sorunlar.

Konu Ahmet Gülle değil tabi. O sadece bir isim.

Sağlık sisteminin başında hasbelkader duran kişi. Bu Ahmet değil de pekâlâ Mehmet ve Ayşe de olabilirdi.

Konu KKTC sağlık sisteminde bir değil bir sürü sıkıntı var ve daha iyiye gitmesi gerekirken, daha kötüye gittiğini görüyoruz.

Devlet hastaneleri hastane olmaktan çıkmış, sıra numarası rezaleti devam ediyor. Devletin maaş verdiği doktorlar halen devletin hastanelerini vitrin olarak kullanıp özel klinik ya da ortak oldukları özel hastanelere hasta sevk ediyorlar.

Kanser aldı başını gidiyor.

Özelikle ülkemizde normal bir vaka haline geldi. Girmediği ev yok. Kimse trafik azası ya da başka bir nedenden dolayı ölmeyi beklemiyor artık. İllaki kanser olacak. Herkesin umudu bu illet genç yaşta yakalanmamakla sınırlı.

Yanı başımızda bu işi kökünden çözmüş bir ülke var. Sağlık sistemini kuran adama Harvard Üniversitesi Sağlık Yönetimi Dalında kürsü vermiş, biz hala radyasyon yayıp radyologlarımızı kanser eden cihazlar, sürgün edilen doktorlar, amirleri tarafından kişisel husumet nedeniyle ihtiyaç olmayan yerlerde görevlendirilen Tıbbi Atık Şoförleri ile uğraşıyoruz.

Yalandan denetlenen, ya da denetlenmeyen yiyecekler soframızda, dünyada yasaklanan ilaçlar hala eczanelerimizde, boyalarını neler içerdiği belirsiz oyuncaklar çocuklarımızın elinde.

Bir de baktığınızda Meclis Başkanı hekim, Çevre Bakanı hekim, Sağlık Bakanı Hekim, Eğitim Bakanı hekim ve üstüne üstlük 50 kişilik Meclis'in 14'ü yine hekim. Nerdeyse üçte biri.

Bu kadar hekimin ülkeyi yönettiği bir yerde sağlık sistemi bu kadar berbat haldeyse, söyleyecek fazla bir şey yok.

Kızamıkmış, ortaçağ hastalığı veba ya da cüzzamın KKTC'de hortlaması bile normal.