Oktay Feridun'u dinlemiş olsalardı...

Ülkemizin, hatta adamızın yetiştirdiği ve bunun yanı sıra ülkemizde birçok hukukçuyu da yetiştiren, en önemli hukuk insanlarından Oktay Feridun'un kitap tanıtımındaydım dün.

"Hayatımdaki Kıbrıs ve bir hukukçunun serüveni" temalı kitabının başlığını, "Zamanı Tiye Aldım" diye koymuş Feridun.

Basın toplantısında yine kendisinin yetiştirdiği, önemli hukukçulardan ve damadı Serhan Çınar'dan kitabın tanıtımını dinledik. Çınar'ın sözleri arasında Oktay Feridun'un Kıbrıs Türk Yönetimi Başsavcısı olarak Kuzey'de kalan Rum mallarının dağıtımı konusunda verdiği hukuki mütalaaları duyduk bir kez daha.

Oktay Feridun o zaman, "kimseye tapu vermeyin" diye hukuki tavsiyelerde bulunmuş ancak, dönemin siyasi erki, devletin hukuk danışmanı olan Başsavcı Feridun'u dinlememeyi yeğlemişti.

Oktay Feridun'u dinlemeyenler ise belki de Kıbrıs sorununun bu kadar uzamasına, Türkiye'nin Avrupa insanları Mahkemesi'nde defalarca mahkûm olmasına neden olmuşlardı. Oktay Feridun dinlenmiş ve görüşünü benimsemiş olsalar şu anda belki de müzakerelerde mülkiyet diye bir ana başlık olmaz, Denktaş'ın yıllardır savunduğu global takas mümkün olabilecekti.

***

Oktay Feridun, annemin dayısıdır.

O yüzden ona özel bir yakınlığım vardır. O nedenle koşa koşa basın toplantısına gittim ve kitabının imzalı bir kopyasını edindim.

"Yaşlandım yeğenim" dedi gülümseyerek, elini öperken ben.

"İyisin dayı iyisin" dediğimde, kulağıma eğilerek, "Dünyaya kazık çakmaya hazırlanıyorum" dedi yine o parlak gülümsemesini takınarak.

"Çakmışsın dayı zaten" dedim kitabı göstererek.

Oktay Feridun'un Kıbrıs Türk halkına ve dünyaya verebileceği en büyük armağanı vermiş.

Yaşadıklarını, belgelerle desteklemek kaydıyla yazmış ve yaşayıp gördüklerinin kendisinden sonra gelecek nesillere geçmesini sağlamış. Bundan büyük hizmet olur mu? O kazık çakmayı başka bir şeyi kastederken, ben başka türlü anlamayı tercih ettim. Kitap yazıp bırakmak, kazık çakmaktır bana göre. Hem de en alasından.

Özellikle yakın tarihimiz bilip de yazmayan hatta anlatmayanlaradır lafım. Onlar kendilerini biliyor.

Poli'de doğup, İkinci Dünya Savaşı biter bitmez, İngiltere'de hukuk tahsili yapan, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ilk Başsavcı yardımcısı, Kıbrıs Türk Yönetimi'nin ise ilk Başsavcısı olan Oktay Feridun'a uzun ömür ve sağlık dilerken, yazdığı kitap ve kendinden sonra gelenlere verdiği paha biçilemez bilgi ve belgeler için, ise söylenecek tek söz;

"Teşekkürler dayı, eline sağlık"