CTP karar versin; bağımlılık mı, rehabilitasyon mu?

Yayın Tarihi: 11/01/16 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Mali yardım bağımlılığı uyuşturucu bağımlılığına benzer. Her ne şartta olursa olsun uyuşturucu maddeyi temin etmek ve günlük ihtiyacı gidererek, olası uyuşturucu krizini önlemek dışında bir gaile yoktur.

Ertesi gün ne olur, o ertesi gün düşünülür.

Bağımlı olduğunu kabul etmemek temelinde bir kısır döngü içerisinde, sona doğru gidilir.

KKTC aynen bu durumda şimdi.

Türkiye ile bir mali yardım ilişkisi vardır ve bu yardıma ihtiyaç duymaktadır.

Halbuki, Türkiye'nin yaptığı yardımlar doğru kullanıldığı takdirde uyuşturucu temini için değil de rehabilitasyon için kullanılsa, bu uyuşturucu bağımlılığından kurtulacak ve ondan sonra mali yardım gelmesi durumunda onu uyuşturucu temini için değil, daha farklı alanlarda kullanıp sağlamlaşacak kökleşecek.

Zaruri ihtiyaçları azalacağından, kendi ülkesinde söz sahibi olma hakkı giderek artacak.

Ekonomik programda yer alan reformların zaten yapılması gerektiğini ve Türkiye'nin bize bunları söylemesine ya da bir ekonomik protokol ile dayatmasına gerek kalmaması gerektiğini herkes söylüyor zaten.

Bu reformlar gerçekleştiği zaman mali bağımlılığın zamanla azalacağı ve yok olma noktasına yaklaşacağının herkes farkında.

Böylesine büyük bir ödül varken, neden ayrıntılarda takılıp kaldık, kimse anlamıyor.

Aynen bir uyuşturucu bağımlısı gibi, uyuşturucu maddeyi bulamadığımız için krize girmiş durumdayız ve bu daha da şiddetlenecek, ancak rehabilitasyonumuzu sağlayacak girişimleri yapmıyoruz ne yazık ki.

Türkiye altyapı yatırımlarını kendi bütçesinden yapmıyor artık. Özel- kamu ortaklığı, Yap İşlet Devret modelleri ile su, enerji, limanlar konularını çözmüş. Yani bu yatırımlar için halkın parasını kullanmıyor ancak ihtiyaç duyulan yatırımları özele yaptırıp halkın kullanımına sunuyor.

Hem ekmek bütün hem köpek tok misali.

CTP Parti Meclisi diyor ki, "ey Türkiye sen, kendi ülkende özelleştirme, yap işlet devret ve kamu - özel ortaklığı yoluyla yatırım yapıyor olmana rağmen bizim ülkemizde, vergi verenlerin parasını kullan ve yatırımları kamu yoluyla yap ya da yaptır"

Bunu kim kabul eder?

Milliyet Gazetesi'nde Kıbrıs'tan sorumlu Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş'in söyledikleri aslında doğrudur ama aynı zamanda değil.

Herkes su konusunun çözülmemesi durumunda ekonomik protokolün Türkiye tarafından imzalanmasının reddedildiği algısı üzerine yoğunlaşınca Türkeş'in açıklaması farklı algılandı.

Halbuki durum öyle değil. Vaziyet aynen şöyledir.

2013-2016 protokolünde suyla ilgili mesele yap işlet devret modeli ile çözümlenmiş ve imzayla bağlanmıştı. Bunun yanında elektrik ve bazı diğer tartışmalı konular da bu protokolde bulunuyor.

2016-2018 Ekonomik İşbirliği Protokolü ise bir önceki protokolde imzalanıp da uygulanmayan unsurların otomatik olarak içinde yer almasını öngörüyor.

Bu durumda suyun yap işlet devret modeli ile işletilmesini reddeden hükümetin CTP kanadı, için suyun yap işlet devret modeli ile işletileceğini barındıran bir Ekonomik İşbirliği Protokolü imzalaması pek mümkün görünmüyor.

Bir başka ifadeyle Türkiye ekonomik protokolü su nedeniyle imzalamayı reddeden taraf değil. İmzalamayı hatta gündeme getirmeyi geciktiren taraf hükümetin CTP kanadıdır.

Neticede, bizi büyük bir bağımlılık krizi bekliyor.

Türkiye ya bize malı verip bizi günlük olarak rahatlatacak, ya da rehabilite olmamız konusunda ısrar edip, uyuşturucu bağımlılığı gibi bizi sona götürecek olan mali bağımlılıktan kurtulmak için tedavi masraflarımızı karşılayacak.

CTP Parti Meclisi bunun kararını vermeli bence.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları